Bulgaria’s economy is in good shape – 2006 marked the ninth successive year of growth since the 1996-1997 financial crash. Consumption and GDP are growing; investment, both foreign and overseas, is breaking records, thanks, in part, to EU accession; unemployment levels, though still high in relative terms, are falling; and imports and exports are continuing to increase at a robust rate. The industrial sector, which includes construction, was lauded as one of the main factors behind this success story, with annual growth of 8.3% in 2005 and 2006, while tourism is another soaring sector. Challenges remain though – inflation is still high, 6.5% year on year at the end of 2006, and the current account deficit stood at a record 3.88bn euros in 2006, representing around 16% of GDP, up from 2.43bn euros in 2005. To the future, Bulgaria’s policymakers will have to negotiate the balance between caution and growth. Meanwhile there is debate over when Bulgaria will join the Eurozone – estimates differ between 2010 and 2012. The chapter includes interviews with Rumen Ovcharov, former Minister of Economy and Energy; Stoyan Stalev, President, Invest Bulgaria Agency; and Michael Deppler, Director, European Department, IMF.
http://hyipnews.inbloogle.com/2007/09/28/bulgaria-outlook-for-the-future-nobs-invest-findings/
29 Eylül 2007 Cumartesi
27 Eylül 2007 Perşembe
Türkiye’ye Uygun 55 Orjinal İş Fırsatı
Yüzde 100 geri dönüşümlü pet şişe üretmek ister misiniz? Peki asit oranı düşük şarap üretebileceğiniz cihaza ne dersiniz? Sadece 1 dakikada 7 ağaçtaki meyvelerin tamamını toplayabilen bir hasat makineniz olsa ne güzel olurdu değil mi? İkinci kez kullanılmayı kesinlikle engelleyen bir enjektör üretip pazarda fark yaratmak istemez misiniz? Ya 3 boyutlu kumaşlarla tekstil sektöründe çığır açacak ürünler geliştirebilseydiniz?...
Evet, bu projelerin hiç biri Türkiye’de henüz denenmedi. Hepsi orijinal ve girişimci-yatırımcı bekliyor. Peki proje sahiplerine nasıl ulaşacaksınız? İşte bu noktada, Para Dergisindeki “Proje Pazarı” köşesinin içerik saplayıcısı konumundaki IRC-EGE devreye giriyor. Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBİLTEM) bünyesinde faaliyet gösteren IRC-Ege bu ilginç projelerden yararlanmak isteyenlere aracı oluyor. Üstelik hiçbir ücret talep etmeden…
Evet, bu projelerin hiç biri Türkiye’de henüz denenmedi. Hepsi orijinal ve girişimci-yatırımcı bekliyor. Peki proje sahiplerine nasıl ulaşacaksınız? İşte bu noktada, Para Dergisindeki “Proje Pazarı” köşesinin içerik saplayıcısı konumundaki IRC-EGE devreye giriyor. Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBİLTEM) bünyesinde faaliyet gösteren IRC-Ege bu ilginç projelerden yararlanmak isteyenlere aracı oluyor. Üstelik hiçbir ücret talep etmeden…
Depreme Karşı Yunan TaktiğiÜlkemizde depremlerden geriye pek çok hasarlı bina kaldı. Bunlar arasında büyük can kayıplarına neden olabilecek okul ve hastane gibi yüzlerce kamu binası da var. Gerçi bunların bir kısmı için tedbir alındı. Ancak diğerlerinin depreme dayanıp dayanamayacağı hala tartışma konusu. Deprem uzmanları ve konuyla ilgili şirketlerin uyarıları genelde sözde kalıyor.
İşte bu konuda ilginç bir çözüm önerisi komşumuz Yunanistan’dan geliyor. Yunanlı inşaat şirketi Marneris pantentini aldığı Parsant metoduyla hasarlı binalar için kesin çözümü bulduğunu iddia ediyor. Marneris’in sahibi John Marneris, Parsant metoduyla geliştirilen koruyucu panellerin binaları depreme karşı güçlendirdiğini söylüyor. Ardından da sistemin ayrıntılarını şöyle anlatıyor. “Hasar görmüş binaları bile güçlendirebilen koruyucu panellerimiz kafesleme yöntemiyle sismik kuvveti emerek etkisiz hale getiriyor. Yapıda deprem sırasında oluşan gücün doğrudan etkili olduğu bölgelerdeki emilimini sağlıyor.”
Parsant metodu koruyucu panellerle binaları adeta koruma altına alıyor. Söz konusu panellerin eni 25 santimetre boyu ise 3 metreye kadar çıkabiliyor. Kafesler binaya göre farklılıklar göstermekle birlikte, en büyüğü 5 santimetre çapındaki vidalarla cepheye yerleştiriyor.İki çelik arasına beton dökülmesiyle oluşturulan paneller o bölgede deprem sırasında oluşacak gücü etkisiz hale getiriyor.Tüm betonarme binalarda kullanılabilen sistem binalar birbirinden tamamen ayrılmışsa daha iyi sonuç veriyor. Ancak hasarlı binalarıda rahatlıkla güçlendirebiliyor. Kurulum süresi örnegin 6 katl bina için 3 ayı buluyor. Bunun maliyeti ise 250 bin Euro civarında. Yunanlı şirket söz konusu yöntemi Türkiye’de uygulayacak firma arıyor.Titreşim Sistemiyle Su Temizliğiİsveç’te faaliyet gösteren bir KOBİ, yeni bir su temizleme teknolojisi geliştirdi. Bu teknolojinin bir çok açıdan üstün özelliklere sahip olduğu belirtiliyor. Örneğin, normal su arıtmalarında olduğu gibi kimyasal katkı maddeleri değil, elektromanyetik titreşimler kullanılıyor. Ayrıca çok özel bir filtre sistemi var. Suyu tehlikeli bir etken bırakmadan dezenfekte edebiliyor. Bakteri , virüs, mikrop ve de niz yosunlarını etkili bir şekilde temizliyor. Bu teknoloji sayesinde her türlü su rahatlıkla temizlenip dezenfekte edilebiliyor. Örneğin içme suyu umumi sular havuz suları ve kaplıca suları gibi her çeşit su arıtılabiliyor.
Bu yeni teknolojinin endüstriyel alanlarda değişik şekillerde kullanım imkanları da var. Örneğin bu metodla sıvı yalar artık sulardan ayrıştırılabiliyor. Geliştirdiği bu su temizleme teknolojisini pazarlamak isteyen İsveçli şirket Türkiye’de distribütör arıyor. Ortak yatırım teknik iş birliği yada lisans devir anlaşmalarına da açık.
Dakikada 7 Ağacın Meyvesini TopluyorAlmanyalı bir şirket elma , vişne ve erik hasadı için yeni bir makine geliştirdi. Söz konusu makine ağaca yanlamasına sürülüyor ve tek kişi tarafından kullanılabiliyor. Sarsma-sallama ve yakalama-toplama fonksiyonları var. Sallama fonksiyonu özel bir mekanizma aracılığıyla elektro-hidrolik olarak kumanda ediliyor. Toplamada ise kanvas kaplamalı toplama perdesi meyvelerin yere düşmesini önlemek amacıyla ağaca doğru uzatılıyor ve ağaç sallanıyor. Meyveler, bu toplama perdesinde ki özel yapım bir kanaldan geçerek bant konveyöre geliyor. Konveyörden bir yürüyen bant ve işleme bölümüne dökülen meyveler, yan şeritte ilerlemekte olan konteynır aracına aktarılıyor.Cihazın performansı oldukça yüksek. Maksimum 4 metre boyundaki 7 ağacın meyvesini 1 dakikada toplayabiliyor. Makine alman ulaştırma bakanlığından onayı almış. Alman şirket bu makinenin satışını yapabilecek firmalar arıyor.
Kullanıldıktan Sonra Açılmayan ŞırıngaDanimarka’da faaliyet gösteren bir şirket ikinci kez kullanıma kesinlikle imkan vermeyen yeni bir şırınga geliştirdi. Üzerinde özel bir kitleme sistemi bulunan bu şırınga kendi kendini otomatik olarak kullanılamaz hale getiriyor. Sistem şu şekilde çalışıyor: Piston itildikçe pistonun üzerinde ki küçük disk şırınganın sonuna geliyor ve bir mekanizma tarafından otomatik olarak kilitleniyor. Kilidi açmak için yukarı doğru uygulanan herhangi bir kuvvet pistonu ve ucundaki küçük diski kıracağından bir daha kullanılamaz hale getiriyor.Bu yeni ürün uluslar arası tüm standartlara uygun olarak üretilmiş ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından da onaylanmış.
Danimarkalı şirket bu güvenli şırıngayı kendi ülke ve bölgesinde üretecek firmalar arıyor. Halihazırda şırınga üreten şirketlerle işbirliği yapılacak. Bu teknoloji hakkında detaylı bilgi verilecek ve eski teknoloji yerine daha güvenli olan bu ürünü üretmeleri konusunda işbirliği yapılacak. Danimarkalı şirket, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde üretim yapmaya istekli.Bilgisayarlı Dokunmadan Çalışan LavaboAlmanyada faaliyet gösteren bir şirket, üstün özelliklere sahip yeni bir lavabo geliştirdi. Seramikten yapılan lavabonun tek parçadan oluşan bir musluğu var. Üzerinde iki optik algılayıcı var ve bunlar bilgisayara bağlı. İşte bu sayede örneğin kullanıcının elinin musluğa göre konumuna bağlı olarak sıcak ve soğuk olabiliyor. Zaman kontrollü açma kapama modu var. Yani lavabonun dilediğiniz saatlerde kullanılmasını sağlayabilirsiniz. Kullanıcı istatistiklerini kaydedip, bağlı olduğu bilgisayara otomatik olarak arıza raporu gönderebiliyor. Lavabonun halka açık yerlerde, işyerlerinde ve evlerde kullanım imkanı var. Geliştirdiği bu yeni ürün için patent alan Alman şirketi, üretim ya da satış amaçlı ticari işbirlikleri yapacak.İtalya’da faaliyet gösteren bir tekstil şirketi, üç katmandan oluşan üç boyutlu tekstil ürünleri geliştirdi. İtalyan şirket, bu ürünler için Türkiye’de distribütör ya da fason üretim yapabilecek partnerler arıyor. Bu sistemi birlikte geliştirecek ve tasarlayacak uzmanlarla işbirliği tekliflerine de açık...Bu yeni kumaş, iç ve dış giyimde kullanılabiliyor. Farklı katmanlardan oluşan kumaş üstün özelliklere sahip. Yüksek derecede yalıtım ve rahatlık sağlayabiliyor. Örneğin, sıcak-soğuk geçişini azaltarak terlemeyi büyük ölçüde engelliyor. Kumaşa metalik tekstil yapısı kazandırılarak, farklı uygulama alanları da bulunmuş. Bu kumaşlarla örneğin, elektrikle çalışan radyatör üretilebiliyor. Boru şeklinde şişirilebilen bu kumaşların farklı cihazlarda da kulanım imkanı olduğu belirtiliyor. İçki Asidini Düşüren Cihazİspanya hükümetine bağlı bir araştırma kuruluşu, alkollü içki ve yiyecek endüstrisi için asit azaltıcı bir cihaz geliştirdi. Paslanmaz çelikten yapılan iki bölmeden oluşan cihaz, çok hızlı çalışıyor. Çalışma prensibi ise özetle seçici membran teknolojisine dayanıyor. Hiçbir kimyasal ekleme yapma dan asiditeyi yüzde 25 oranında düşüren cihaz, bunu yaparken içecek içindeki diğer bileşiklerin konsantrasyonunu değiştirmiyor. Özellikle şarap üreticilerine önerilen cihazı piyasaya sürecek üreticiler aranıyor.Yüzde 100 Geri Dönüşümlü Pet ŞişeBir İtalyan şirketi, özellikle maden suyu ve benzeri içeceklerin ambalajlanmasına yönelik; yüzde 100 geri dönüştürülebilen pet plastik şişe geliştirdi. Kapak da dahil tüm şişenin aynı materyalden yapıldığı bu buluşta, kağıt etiketlerin yerine de yüzey deformasyonu yöntemiyle lazer baskılı etiket kullanılıyor. Bu sayede yapıştırıcı, kağıt, mürekkep ve boya ihtiyacı ortadan kaldırılıyor. Lazer baskılı etikette tüketiciye yönelik yazılan tüm bilgilerin yanı sıra boya, serigraf ve benzerleri uygulamalar yapılabiliyor.Şişeler depolamayı kolaylaştıracak şekilde istiflenebilme özelliğine de sahip. Paketleme alanında, Avrupa Birliği yasalarında ve ulusal direktiflerde öngörülen en iddialı ekolojik, çevresel ve eko denge beklentilerini tamamen karşılıyor. İtalyan şirketi, patentini aldığı ve saha testlerini başarıyla tamamladığı bu yeni teknolojiyle üretim yapacak şirketlerle görüşecek. Şişeleme ve içecek sektöründe faaliyet gösteren şirketler tercih edilecek.Perde Duvar Sistemi30 yıllık deneyime sahip İrlandalı bir dış cephe uzmanı, alanında yepyeni bir teknoloji geliştirdi. Özel cilalı perde duvar cephelerinin imalat ve montajına imkan sağlayan ve patenti alınan bu ileri sistem, mekanik olarak bir araya getirilmiş ve yapısal bütünlük oluşturan alüminyum bir yapıyla çerçevelenmiş. Sistem, uzman kullanımına yönelik işletim yazılımları (CAD entegre çizim programları) ve modüler bina inşaatı uygulamalarında kullanılabiliyor. Sistemin en büyük avantajlarından biri hafif olması.Duvar cepheleri binanın ana yapısına bağlandığı zaman bağımsız olarak kendi kendini taşıyabilmesi hayati önem taşıyor. Çünkü bir perde duvar, binanın inşaatının görünen kısmının aşağı yukarı yüzde 2S’ine denk geliyor. Kapsamlı bir şekilde dizayn edilen söz konusu dış cephe sistemi bütünüyle test edilmiş. Avrupa Birliği standartlarına uygun olduğu da Bath Üniversitesi’ndeki CWCT (Pencere ve Kaplama Teknolojileri Merkezi) tarafından sertifikalandırılmış. İrlandalı şirket, dış cephe ya da perde duvar sektöründe faaliyet gösteren firmalarla işbirliği yapacak.Sudaki Yağı Ayıran CihazPolonya’da faaliyet gösteren bir şirket, su yüzeyinden yağları ve diğer hidrokarbon sıvıları ayrıştırmak üzere bir cihaz geliştirdi. Patenti alınan bu cihaz, makine endüstrisinde kullanılan tüm sıvıların aletlerden temizlenmesinde ve yağ türevi lekelerin giderilmesinde kullanılıyor. Paslanmaz çelikten yapılan cihaz, patlama tehlikesi olan yerlerde bile kullanılabiliyor. Polonyalı şirket, satış anlaşmaları yapabileceği firmalar arıyor.Cerrahi Alet Kullanabilen Robotİspanyol üniversitesinden araştırmacı bir grup, cerrahi asistan gibi hareket edebilen robot geliştirdi. Henüz piyasada benzer çözüm üretebilen başka bir alet olmadığı vurgulanıyor. Söz konusu robot, farklı kişilerin konuşmalarını ayırt edebiliyor. Konuşanın telaffuz ettiği kelimeleri tanımlayıp, ameliyat esnasında gerekli olan aletleri alıp verebiliyor. Ameliyat esnasında cerrahın ihtiyaç duyabileceği aletler tablaya yerleştiriliyor. Ses kumandası aletin algılayabileceği açıklığa yerleştiriliyor. Cerrah o anda ihtiyaç duyduğu aletin adını söylüyor. İşitsel sinyaller uygun devrelerle çeşitli mikrofonlar tarafından bilgisayar ortamına aktarılıyor. Seli komut sistemin ses tanıma merkezi tarafından yorumlanıyor. Bu sayede cihaz, ifade edilenleri ve söylenen komutları algılıyor. Ses ve görüntü analizlerini yapan cihaz, koordinatları (x, y, z) hesaplıyor. Bu koordinatlar robot kola iletiliyor. Kol istenen ekipmanı alarak cerraha teslim ediyor... Araştırmacı grup, hastane ve kamu yararına hizmet veren şirketlerle lisans anlaşması ya da üretime dönük ticari anlaşmalar yapacak.Tasarruflu SifonTuvaletlerde her sifon çekmede 6-15 litre arasında değişen miktarlarda su kullanılıyor. Hatta yarım fışkırtmalı su tasarruf sistemlerinde bile arzu edilen miktarlarda su tasarrufu sağlanamıyor. İşte bu noktadan hareket eden bir İngiliz mucit, tuvalet temizleme esnasında gerekli su miktarını yüzde 50 azaltan yeni bir klozet geliştirdi. Patenti alınan bu sistem, etkili tuvalet temizliği için gerekli su miktarını 4 litrenin de altına indiriyor. İngiliz mucit, mevcut rezervuarlarda küçük değişiklikler yaparak geliştirdiği bu sistem için Türkiye’de distribütör ya da üretim yapabilecek partnerler arıyor.İki Devreli Hava Soğutma Sistemiİspanya’da faaliyet gösteren şirket, farklı elektrikli cihazlara ve elektrik motorlarına uygulanabilen yeni bir havayla soğutma teknolojisi geliştirdi. Söz konusu sistem iki devreden oluşuyor. İlk devrede, makinenin iç kısımlarıyla temas halinde olan hava var. Buradaki hava ikinci devreye (kısım) iletiliyor. Burada havanın dahil olmasıyla makinenin ya da cihazın soğutması sağlanıyor. Bu yeni sistem, klasik soğutucu sistemlerine kıyasla daha iyi sonuçlar sağlıyor. Kullanıcının ihtiyaçları göz önünde bulundurarak, işlemi isteğe göre düzenlenebiliyor.Bu çözümü uygulamak için, karışık sistemli yapılar geliştirmeye gerek yok. Çevre dostu olan sistemde, diğer soğutma sistemlerinde görülebilen sızıntı sorunları yaşanmıyor. Ayrıca, farklı elektrik donanımları içeren elektrikli makinelerin ve motorların etkinliğini artırıyor.Cep Telefonu İçin Hava Koruma EkranıRomanyalı bir şirket insan sağlığına ararlı elektromanyetik dalgalara karşı koruyucu ekran geliştirdi. Bu ekranın iki aktif katmanı var. Birinci katman baryum ferrit kristallerinden oluşuyor ve elektriksel geçirgenliği azaltıyor. İkinci katman ise elektro manyetik alanlar için inhibitör rol oynayan alüminyum kristallerinden oluşuyor. İki tabaka yüzde 0,4 oranında polivinil malzemeyle birleştirilmiş.Koruma ekranı televizyon ceptelefonu ve diğer bazı elektrikli eşyalardan kaynaklanan elektromanyetik dalgalara karşı insan vücudunu koruyor. Romanyalı şirket üretime dönük işbirliği arayışı içinde. Teknolojinin daha ağırlıklı alanlarda kullanılması için ortak çalışmaya da açık.
Kaynak: Para Dergisi
24 Eylül 2007 Pazartesi
Ukrayna ve Kırım'da Alternatif iş Fırsatları Semineri
Kırım ve Ukrayna'da birçok büyük ve orta ölçekli firmaya danışmanlık yapan Musa Gencay Bey, 27 Haziran çarşamba günü saat 10.30'da İş Hayatı Dayanışma Derneği toplantı salonunda Ukrayna ve Kırım pazarına açılmak isteyen üyelerimize ''Ukrayna ve Kırım'da Alternatif İş Fırsatları'' konulu bir seminer verdi. Özellikle aynı sektörden, tek başına yatırım yapma imkânı olmayan firmaların ortaklaşa hareket etmesi ile Ukrayna ve Kırım'dan çok ciddi bir pazara elde edebileceği vurgulandı. İŞHAD, üye işadamları ile birlikte 18–20 Ekim tarihleri arasında oradaki iş fırsatlarını daha yakından görmek için Kiev ve Kırım'a İş Gezisi düzenliyor. Bu gezide Ukrayna Ticaret Odasında karşılıklı iş görüşmeleri yapılacak ve çeşitli fabrika ziyaretleri yapacağız. Kırım'da ise bizleri Kırım Cumhurbaşkanı misafir edecek. Özellikle turizm ve tarım üzerine yatırım yapacak firmalara Kırım'da yoğun bir ilgi olacak. Musa Bey'in kısaca değindi çeşitli iş imkanları:
1- Perakendecilik sektörü: Ukrayna ve Kırım'daki en büyük sektör, 70 milyar dolarlık kapasitesi ile perakendecilik sektörüdür. Ülke'deki yabancı mağaza zincirleri hızla artmaktadır. Yabancı marketler -BILLA(Avusturya), SPAR(Hollanda), METRO(Alman), Carrefour(Fransa), VP Market (Litvanya), CBA(Macaristan), Jeronimo Martins (Portekiz), Petterson ve Pyaterochka (Rusya). Yerli Marketler - Fozzy, Silpo, Fora, Fourchette, Vleiyka Kushneiye, ATB, Megamarket. Burada zincir mağazalara mal tedariki veya büyük toptancılara mal satışı yapılabilir.
2-UREA N46 : Kimyasal gübre veya doğal gübre Ukrayna dan temin edilebilir. Bu konuda çok sağlam ve güvenilir irtibatlar kurulmuştur.
3-Kimyasal ürünler: (titanyum, ispirto vs ) Donetks, Kırım ve Dnyeprepetrovsk şehirlerindeki fabrikalardan temin edilebilir. Demir, kireç ve kireç taşı, titanyum, cıva, sülfat, potasyum tuzları, sülfür, granit buralardan temin edilebilir
4- Taş kömürü ve Linyit: Sibirya'dan getirilecek olan linyit veya taş kömürü Kırım Krec limanından sevkiyatı yapılıyor. Donetsk'teki kömür madenlerinden de daha düşük kaliteli kömür elde edilebilir.
5-Tekstil : Devlet teşvikleri ile büyük şehirlerde perakende satış mağazaları açılabilir. Colin's ve Koton Ukrayna'da buna iyi bir örnek olmuştur. Benzer kalite ve fiyatta ürünler için ülke büyük bir pazardır.
6-Kataloglar: Her türlü katalog çekimlerinde Kiev'deki stüdyolardan daha kaliteli ve ucuz hizmet alınabilir. Büyüklü küçüklü birçok Avrupa mağazası çekimlerini bu ülkede yapmaktadır.
7-Orman Ürünleri: Ukrayna tomruk ve ağaç ürünleri konusunda bölgesinde hem kapasite olarak hem de fiyat olarak lider konumdadır. Fakat tomrukta artan çıkış vergileri sebebiyle daha çok yarı mamul olarak ihracatı ağırlık kazanmıştır.
8-Tarım: Tarım alanlarının hektarı yıllık 100–200 USD arası değişen fiyatlarla kiralanabilir. (Herson bölgesinde bir Türk girişimci 3000 hektar tarım arazisi kiralayıp soya fasulyesi yetiştirmektedir. Ukrayna ülke topraklarının %70 ekilebilir verimli topraklardır. Tarım ve yem ürünleri (arpa, buğday, pirinç, mısır, kepek) Ukrayna veya Krasnodar bölgesinden ucuza temin edilebilir. Ayrıca sıvı yağ rafine edilerek ithal edilebilir. Hizmet ve ambalaj kalitesine güvenen narenciye firmaları Kırım üzerinden bölge ülkelerine pazarlanabilir.
9-Balıkçılık: Kalkan diğer bazı balık türleri Kırım'dan ihraç edilebilir. Hâlihazırda 2 Türk firması bu işi yapmaktadır.
10- İnşaat: Kırım ve Ukrayna'da inşaat sektörü hızla büyümektedir. Bürokrasinin yavaş işlemesi sebebiyle Türk müteahhitlik firmaları izinleri alınmış projeleri satın alabilir veya yerli işadamları ile ortaklık kurabilirler. İnşaat ürünlerinde sektörde yaşanan büyüme sebebiyle açık ortaya çıkmış ve fiyatlar çok yükselmiştir. Bu sebeple bu ülkeye inşaat malzemeleri ihracatı konusunda büyük bir pazar ortaya çıkmıştır. İnşaat market zincirleri üzerinden bu ürünler daha geniş pazarlara ulaşabilir. Kaliteli alçıpan, çimento ve çakıl taşı imalatı boş sektörlerdir.
11-Hizmet sektörü: Kırım ve Odessa bir turist ve liman şehri olması sebebiyle otel ve lüks restront işletmesi bu bölgede yapılabilir. 12-İlaç ve Tıbbi araç gereçler: Ukrayna bu iki sektör içinde çok bakir ve cazip bir ülkedir. 13-Kozmetik: Ukrayna, Rusya ve Kırım'da son zamanlarda hızla yayılan kozmetik ürünleri satan küçük dükkanların kurulması sektördeki büyük açığın sonucudur. Bu mağazalara da toptan satış yapılabilir
ILAN.GEN.TR VİTRİN ORTAKLIĞI NEDİR?
ilan.gen.tr sitesi vitrinleri için reklam toplayarak, gelirin %40'ına sahip oluyorsunuz.
Siteye ne kadar çok vitrin reklamı yüklerseniz, kazancınız o oranda artacaktır.
Siteye reklam yüklemesi ortaklarımız tarafından, kendilerine verilecek özel yönetim ekranları ile yapıcaktır.
Reklam veren müşterilerimiz ödemelerini, direkt olarak ilan.gen.tr hesaplarına yapılacaktır.
Reklam girişi ve ödemesi yapılan reklamlar merkezden onay verildikten sonra yayına başlayacaktır.
Ortaklarımız online ve anlık olarak kazandıkları tutarları izleyebileceklerdir.
Ödemeler aylık olarak ortaklarımızın banka hesaplarına yapılacaktır.
KATILIM KOŞULLARI
Alınan reklamlar Kişilik Haklarına Saldırı, Küfür, Pornografi ve Bölücü Unsurlar içermemelidir.
ilan.gen.tr sitesi her türlü ortaklık dağılım oranını belirleme hakkını saklı tutar.
ilan.gen.tr sitesi için alınan reklamlardan birinci derecede reklamı alan ortağımız sorumludur.
Müşterilerimiz ödeme konusunda ilan.gen.tr banka hesaplarına yönlendirilecektir, aksi durumda reklam yayını konusunda oluşabilecek sıkıntılardan ilgili vitrin ortağımız sorumlu olacaktır.
Vitrin reklamları Ortaklık Başvurusu için lütfen tıklayınız
Siteye ne kadar çok vitrin reklamı yüklerseniz, kazancınız o oranda artacaktır.
Siteye reklam yüklemesi ortaklarımız tarafından, kendilerine verilecek özel yönetim ekranları ile yapıcaktır.
Reklam veren müşterilerimiz ödemelerini, direkt olarak ilan.gen.tr hesaplarına yapılacaktır.
Reklam girişi ve ödemesi yapılan reklamlar merkezden onay verildikten sonra yayına başlayacaktır.
Ortaklarımız online ve anlık olarak kazandıkları tutarları izleyebileceklerdir.
Ödemeler aylık olarak ortaklarımızın banka hesaplarına yapılacaktır.
KATILIM KOŞULLARI
Alınan reklamlar Kişilik Haklarına Saldırı, Küfür, Pornografi ve Bölücü Unsurlar içermemelidir.
ilan.gen.tr sitesi her türlü ortaklık dağılım oranını belirleme hakkını saklı tutar.
ilan.gen.tr sitesi için alınan reklamlardan birinci derecede reklamı alan ortağımız sorumludur.
Müşterilerimiz ödeme konusunda ilan.gen.tr banka hesaplarına yönlendirilecektir, aksi durumda reklam yayını konusunda oluşabilecek sıkıntılardan ilgili vitrin ortağımız sorumlu olacaktır.
Vitrin reklamları Ortaklık Başvurusu için lütfen tıklayınız
Web'te Mağaza Açın
Girişimcilere uyarı: Google Base ile Web'te vitrininizi açmak hem kolay hem de çok karlı.
24 Eylül 2007 Pazartesi 12:40
1 Google Base ile Web'te Mağaza Açın
2 "base.google.com" ile Giriş Yapın
3 Kayıt Olmak için bir Hesap Oluşturun
4 Google Base'de Profil Oluşturun
5 Google Base ile Arama Yapın
6 Özel Açıklamalarını Yayınlayın
7 Ürünleri Nitelikleri ile Arayın
8 Açıklayıcı Olun
9 Bulk-Upload'ı Kullanarak Birçok Özelliği Tek Sefer
10 Artık Sıra Geldi Dükkanı Açmaya
Online bir veri bankasını olan Google Base ile paylaşmak istediğiniz her türlü bilgiyi, küçük ilanlarınızı, yemek tariflerinizi yayınlayın ve web'te mağazanızı açın.Uzun zamandır Google Base'in eBay gibi köklü ve yüksek veri tabanlı online alışveriş siteleri için ciddi bir rakip olacağı düşünülüyordu. Google Base internet üzerinde yayınına başlar başlamaz da bu düşüncenin ne kadar doğru olduğu ortaya çıkmış oldu. Kullanıcılarına ücretsiz bir veri bankası sunan Google Base yakın gelecekte küçük marketlerden ve iş borsasını belirleyici bir online bir pazara dönüşecek gibi gözüküyor. Bu durumdan şüphesiz en çok rahatsızlık duyacak şirket ise eBay olacak gibi görünüyor.
24 Eylül 2007 Pazartesi 12:40
1 Google Base ile Web'te Mağaza Açın
2 "base.google.com" ile Giriş Yapın
3 Kayıt Olmak için bir Hesap Oluşturun
4 Google Base'de Profil Oluşturun
5 Google Base ile Arama Yapın
6 Özel Açıklamalarını Yayınlayın
7 Ürünleri Nitelikleri ile Arayın
8 Açıklayıcı Olun
9 Bulk-Upload'ı Kullanarak Birçok Özelliği Tek Sefer
10 Artık Sıra Geldi Dükkanı Açmaya
Online bir veri bankasını olan Google Base ile paylaşmak istediğiniz her türlü bilgiyi, küçük ilanlarınızı, yemek tariflerinizi yayınlayın ve web'te mağazanızı açın.Uzun zamandır Google Base'in eBay gibi köklü ve yüksek veri tabanlı online alışveriş siteleri için ciddi bir rakip olacağı düşünülüyordu. Google Base internet üzerinde yayınına başlar başlamaz da bu düşüncenin ne kadar doğru olduğu ortaya çıkmış oldu. Kullanıcılarına ücretsiz bir veri bankası sunan Google Base yakın gelecekte küçük marketlerden ve iş borsasını belirleyici bir online bir pazara dönüşecek gibi gözüküyor. Bu durumdan şüphesiz en çok rahatsızlık duyacak şirket ise eBay olacak gibi görünüyor.
Dolar ve YTL...
Bir süredir bizde konuşulan bir konu var... Bize de mail’lerde soruluyor. Üç yatırımcı ile bir araya gelsek kredi krizinden sonraki ilk soruyu oluşturuyor. (Bundan iki ay önce kredi krizi vs derken kimse önem vermez, sadece nezaketen dinlerdi.. Herkes bu diğer konu ile ilgiliydi. Bu nedenle aslında konunun ikinciliğe düşmüş olması bile bir mucize.) Soru şu... YTL bir dolar olur mu? Aslında konu ilk gündeme geldiğinde üzerinde fazla durmadık. Çünkü olsa bile... YTL açısından sürdürülebilir bir şey olmaktan uzak bir durum oluşturacaktı. Bizce önemi sınırlıydı. Ama birkaç gündür trajikomik de olsa bir başka olasılık gündeme geldi. YTL bir Dolar olabilir... Ama bu YTL’nin değer kazanmasından dolayı değil... Doların değer yitirmesinden dolayı olabilir. *** İlişikte iki grafik var. Birincisinden başlayalım... Doların YTL cinsinden değeri. Yani bildiğimiz kur. Kur geriledikçe YTL güçleniyor. YTL güçlendikçe de açık pozisyon yatırımcısı iyi para kazanıyor. Grafiğe bakın... Kredi krizinin zirvesinden bu yana, yani 16 Ağustos’tan bugüne kadar YTL dolar karşısında sürekli değer kazanmış. (17 Ağustos’ta hisse senetlerine, emerging piyasalara girin demiştik.) *** Şimdi bir de ikinci grafiğe bakın. Bu doların Euro ile ölçülen değeri. (Diğer bir deyimle Euro-dolar kurunun tersi. Doların Euro cinsinden değerini gösteriyor.) O da ne... Dolar Euro cinsinden de aynı şekilde değer yitirmiş. Nitekim herkesin bildiği gibi Dolar yerlerde sürünüyor. Euro-dolar kuru 1.40’ın üzerinde... *** Peki, YTL bir dolar olur mu? Euro-dolar kuru 1.70’e giderse olur mu olur.
22.09.2007-Salih NEFTÇİ
22.09.2007-Salih NEFTÇİ
Hangi Ülkeye Neyi Satarsınız?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜIK) verilerine göre KOBİ’ler toplam yatırımların yüzde 26,5’ini, katma değerin yüzde 38’ini, istihdamın yüzde 76,7’sini oluşturuyor. Bu oranlar karşısında, toplam ihracattan aldıkları pay ise yalnızca yüzde 10! Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in 2023 yılı için ortaya koyduğu ihracat hedefi 500 milyar Dolar! 2007 içinse 100 milyar Dolar’lık bir rakam belirlendi Türkiye’nin bu sonuca ulaşması için çok çalışacaklarının altını çizen Tüzmen, Türkiye’deki işletmelerin yüzde 99,5’ini oluşturan KOBI’lerin bu hedefte önemli bir rolü olacağını söylüyor… Türkiye, sahip olduğu coğrafi konum ile büyük bir avantaja sahip olan sayılı ülkelerden biri. Örneğin Uzakdoğu ülkelerine verilen bir siparişin 6 aydan önce ulaşması zorken, Türkiye’den aynı ürün 21 gün içerisinde teslim edilebiliyor. Yalnızca bu özellik bile, Türk KOBİ’lerinin ihracatla büyümesi için yeterli bir neden.Farklı ülkelere ihracat yaparak büyüyen çok sayıda başarılı KOBİ örneği var. Fakat iç piyasaya dönük çalışan, ihracat yapmak için yeterli altyapı ve güce sahip olmadığını düşünen KOBİ’lerin oranı diğerlerinden fazla… Ancak değişen ve zorlaşan rekabet ortamında artık farklı düşünmek gerekiyor. Ülkelerin ihracat ve tüketim kriterlerine, demografik dönüşümlerine, tüketiciye odaklanarak, “farklılaşan” ürün ve hizmetlerle rakipleri aşmanın yolları var. Bu yollar için strateji geliştiren Türk KOBİ’leri dünya pazarına girerek önemli bir katma değer yaratabilir. Uzmanlar, ihracat yapan büyük ya da küçük ölçekli firmaların yetkilileri, danışmanlar, işadamları bu paydada birleşerek ortak mesaj veriyor. Anahtar kelime ise şu: Pazar araştırması yapmak! KobiFinans olarak, Türk KOBI’leri için, önemli pazarlara odaklanmış bir “tecrübe ve deneyim haritası” hazırladık. Kuzey Amerika’da Standartlara DikkatDosyamıza öncelikle, Kuzey Amerika’dan başlıyoruz. ABD ve Kanada’daki yüksek ihracat potansiyelinden yararlanabilirsiniz. Bu bölgeye ihracat yaparken, öncelikle “dünyanın en büyük ve en rekabetçi pazarı” ile karşı karşıya olduğunuzu unutmamak gerek. Ürün ya da hizmetinizi, fiyatlandırmanızı, rekabet ortamı ve servis kalitesine göre belirlemelisiniz. Bunun yanında, hangi sektörde, hangi ürünü ihraç ederseniz edin, tüketici güvenliği ile ilgili, çok kapsamlı hazırlanmış standart ve kurallar için de hazırlıklı olmalısınız… Pazarın avantajlarını ve dinamiklerini çok iyi tespit ederek, mevzuatı iyi anlayarak hareket etmelisiniz. Beklenen standartları öğrenebileceğiniz ve pazarı tanıyabileceğiniz en iyi ortamlardan biri ise ülkede düzenlenen ticaret fuarları. Türk-Amerikan İş Konseyi (TAIK) Başkanı Dr.Yılmaz Argüden, Kuzey Amerika’da pazara ilk girişte maliyetlerin yüksek, ancak büyüme imkânlarının da bir o kadar fazla olduğuna dikkat çekiyor; “Türk şirketlerinin ABD’deki yatırım ve ihracatlarının oranı her geçen yıl artıyor. Örneğin; New York’da Kiska Inşaat’ın ofisi, Gilan Kuyumculuk’un ve Mavi Jeans’in mağazaları var. Ayrıca Bayraktar Inşaat’ın da Florida’da faaliyet gösterdiği biliniyor. Kanada’daki Türk yatırımları ise daha sınırlı seviyede, teknoloji ve gıda sektörlerine odaklanma söz konusu. Dolayısıyla pazara ilk adımı atanlar, doğru stratejiyi bulduklarında büyüyorlar. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir kriter var: Pazarda başarılı olduğunuzda “hızla büyüyebilecek bir üretim kapasitesini” de planlamanız gerekiyor. Türkiye’deki üretim kapasiteleri, çoğunlukla, bu pazara göre küçük ölçeklerde kalıyor ve bir engel olarak karşımıza çıkabiliyor. Dolayısıyla, pazara girecek olan KOBİ’lerimizin işbirliklerine ve ortaklıklara da açık olmasını öneriyoruz.” Bölgede, tüketici hakları konusunda, hukuk sisteminin çok güçlü olduğunun da altını çizmek gerek. Örneğin ABD’ye ihraç edilen tekstil ürünlerinde “X-Ray Raporu” istiyor. Bu rapor, ürünün içerisinde tüketiciye zarar verecek, bir yerini kesmesine neden olacak herhangi bir maddenin ya da parçanın unutulmadığını/ bulunmadığını gösteriyor. Amaç, tüketicinin aldığı ürünün içerisinde kalma olasılığı bulunan herhangi bir zararlı maddeden zarar görmesini engellemek. Amerika’dan bir başka örnek ise poşet içerisinde satılan ürünler için geçerli. Ürünün muhafaza edildiği poşette mutlaka bir delik olması gerekiyor. Bunun nedeni, küçük bir çocuğun, poşeti kafasına geçirip boğulma riski. Eğer poşette delik olursa, çocuk nefes alabilir ve kurtulur… Kısacası ABD, tüm bu detayları “titizlikle” düşünüyor ve önlemini alıyor. Avrupa’da Yaşlanan Tüketiciyi HedefleyinYönümüzü Avrupa’ya çeviriyoruz. Bu pazarda dikkat edilmesi gereken 2 temel özellik var: Yaşlanan toplum ve doymuş pazar! Eğitim Reformu Girişimi tarafından, Dr. Can Fuat Gürlesel’e hazırlatılan “Türkiye’nin Kapısındaki Fırsat” konulu rapora göre AB ülkeleri demografik dönüşümde son aşamada. Bunun anlamı ise şu: Avrupa’nın nüfusu artmıyor. Nüfusun net yenilenme oranı yüzde 2,5–2,10 aralığına indi ve kıtada nüfus artış hızı durdu, gerileme trendine girildi. Bu trendin, en az 100–200 yıl daha süreceği düşünülüyor. Genç ve dinamik nüfusun oranı azalırken, yaşlı nüfusun oranı giderek yükseliyor. 2002 yılında 453,4 milyon olan AB nüfusu, 2025 yılında 456 milyon olduktan sonra, 2050 yılında 399,7 milyona inecek. Avrupa, nüfusunda mutlak azalma ve yaşlanma sürecini önümüzdeki 50 yılda yaşayacak.Yaşlanan nüfus, tüketim ihtiyaçlarının da değişmesi anlamına geliyor. Böyle bir toplum, standartlara göre tüketmiyor! Beğeniler, tarzlar, tercihler değişiyor, zorlaşıyor. Ancak bardağa bir de dolu tarafından bakarsak, Avrupa’da şu an 50 yaşın üzerinde, oldukça zenginleşmiş, şimdi ise farklı ihtiyaç ve zevkleri olan bir tüketici kitlesi olduğunu görebiliriz.Özellikle Hollanda ve Fransa’da entegrasyon danışmanı olarak uzun dönem çalışan ve 16 yıl sonra Türkiye’ye dönerek tecrübesini Türk iş dünyasına aktarmaya başlayan, Türk-Amerikan Işadamları Derneği (TABA) Koordinatörü Nilgün Güresin, Avrupa’daki tüketim alışkanlıkları ve değişim hakkında önemli bilgiler veriyor; “Türkiye’nin Avrupa’ya ihracatta büyük bir potansiyeli var. Bu noktada başarılı olmak ve katma değer yaratmak isteyen KOBI’ler için pazar araştırması en önemli kriterlerinden biri olmalı. Ancak; tekstil, otomotiv, yedek parça gibi sektörlerde artık tükenme noktasına geldiğimizi düşünüyorum. Kaldı ki, Türkiye bu alanlarda konumunu oluşturdu. Gelir düzeyi yüksek olan insanların yaş düzeyi 50–55 üstü! Bu kişilerin ihtiyaçları ne olabilir? Örneğin sağlık… Çünkü bakıma ihtiyaçları var. Başka bir örnek: Hollandalılar herşeyin ‘doğalını’ severler. Hatta içinde kimyasal madde olmayan doğal ve tıbbi ürünler, bir tedavi türüdür. Üniversitelere ‘alternatif tıp’ girmiştir. Ben Hollanda’da yaşarken hep zeytinyağını düşünmüşümdür. Ya da Ayvalık zeytini… Bunlar çok rahat satılabilir.” Pazar Araştırması Yapmak GerekiyorGüresin, bu noktada pazar araştırmasının kritik önemine örnek üzerinden dikkat çekiyor; “Türk üreticisinin şunu unutmaması gerek: Orada zaman paradır. Bizde ne yazık ki hâlâ böyle bir kavram yok. Önceliklerimiz yok. Bu tıpkı, zemin araştırması yapmadan apartman dikmeye benziyor. Örneğin Hollanda’nın kuzeyi ve güneyi arasında bile demografik açıdan ciddi farklılıklar vardır. Bazı ürünleri belki de hiç satamayacaksınız, izin alamayacaksınız… Dolayısıyla sağlam verilerle ilerlemelisiniz.”Güresin’e göre Türk ihracatçıların, ihracatın süreçlerinde duygusal davranabilmesi de bir risk unsuru. Kısacası, biz ihracat yapacağımız ülkeye bazı beklentilerle gidiyor ve bunların karşılığını alamadığımızda önyargılı davranabiliyoruz. Diğer önemli nokta, sunduğumuz ürünün yalnızca kalitesine güvenerek, satılacağına “garanti” olarak bakmak. Avrupa’nın kaliteli ürünlerle dolmuş olduğuna dikkat çeken Güresin, yapılması gereken tek şeyin, hedef kitleyi ve ona yönelik ürünü çok iyi belirlemek olduğuna dikkat çekiyor. Bunu nasıl yapabiliriz? Örneğin, hedef bölgedeki ticaret odaları ile anlaşarak, araştırmalar hazırlatabilirsiniz. O bölgeye daha önce ihracat yapmış firmalarla bağlantı kurup bilgi alabilirsiniz. Internet de önemli kaynaklardan biri olabilir. Türkiye’nin ihracat şampiyonu Vestel’in de bu yöndeki stratejisi dikkat çekici…. “Farklılık” stratejisine göre hareket eden Vestel, tüketiciyi yakından izleyerek, değişen ihtiyaçları takip ederek, her türlü talebi karşılayacak sayıda model oluşturarak, geniş bir portföy üzerinden hizmet vererek ihracatta başarılı oluyor. Pazar avantajı bu şekilde yaratılmış. Oluşturulan veri ağ sayesinde, her tüketici profili çok iyi tanıyor ve beklentilerine göre tasarım yapılıyor. Müşterinin istediği zamanda, istediği şekilde üretim gerçekleştiriliyor, özel “ürün sepetleri” oluşturuluyor. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Üyesi Cengiz Ultav, yaptığı açıklamalarda Çin’in “farklılaşma stratejilerine” çok fazla önem vermediği için, özellikle Avrupa pazarında elektronik sektöründe geride kaldığına dikkat çekiyor. Çin için “büyük hacimli siparişler” ön planda. Onların 200–300 farklı modeline karşı Vestel yılda 3000 çeşit farklı televizyon üretebiliyor. Esnek üretim modeli sayesinde, bu modelleri dünyadaki tüm markalar için yapabiliyorlar.Her Tüketiciye Özel ÜrünUltav, üretim ve teslimatta her geçen gün karmaşık hale gelen bürokrasiyi, müşteri adına aşmak zorunda olduklarının da altını çiziyor. Farklılaşma stratejilerini ortaya koyduktan sonra, üretimde ve siparişlerin teslimatında esnek davranarak rakiplerinin önüne geçiyorlar. Vestel, alıcı küçük bir siparişle gelse dahi, bunu karşılayabilecek güce ve dağıtım sistemine sahip. Her türlü siparişe önem veriyor. Bunun yanında, üretim hizmetleri de kritik bir önem taşıyor. Fabrikadan çıkan ürün, doğrudan, müşterinin çıkış noktalarına teslim ediliyor. Müşterinin 200–300 dağıtım noktasının olması bile sorun yaratmıyor. Ultav, Çin’e karşı bu özellikleri ile de fark yarattıklarını söylüyor.Peki, böyle bir noktada, özellikle KOBI’ler düşünüldüğünde, dağıtım maliyetleri nasıl aşılabilir? Ultav, Türkiye’deki lojistik şirketlerinin profesyonelliğine, maliyetlerin düşüklüğüne ve çoğunun “noktasal teslimat yapmasına” dikkat çekiyor. Bunun yanında Avrupa’da her ülkede bulunan distribütörleri ile bürokrasi riskini aştıklarını da söylüyor ve ekliyor; “Artık orada bizden büyük üretici yok!”. Vestel, bu güçle yarattığı katma değere bağlı olarak büyüyor. Ultav, bu noktada, KOBİ’lere ihracatta başarılı olmanın yollarını şöyle anlatıyor; “Ürün ya da hizmetinizi talep eden tüketici ya da müşteriler kimler? Onların gücü ne? Mal verenler ve rakipler kimler? Pazara yeni girenlerin fırsatları avantajları neler? Girmek istediğim endüstrinin alternatif ürünleri var mı? Yapmak istediğiniz işi doğru anladığınız zaman doğru segmentasyonu da oluşturabiliyor musunuz? Aslında bir KOBI’nin büyüme stratejileri içerisinde, kendi iç organizasyonunun modern bir yapıya kavuşmuş olması da önemlidir. Belirlediğiniz hedeflere ulaşmak için strateji ve taktik geliştirmelisiniz. Ardından kaynaklarınızın bunun için yeterli olup olmadığına bakmalısınız. Yeterli değilse yeni bir senaryo geliştirmelisiniz.” Çek Cumhuriyeti’nde FırsatlarÖte yandan, Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelere bakıldığında, farklı stratejilerle hareket etmek gerekiyor. Örneğin Çek Cumhuriyeti’nde, henüz doymamış bir pazar var. Çek Cumhuriyeti Ticari Konsolosu Otakar Kuçera, ülkenin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) deneyimi nedeniyle, ağırlıklı bir tüketici grubundan söz etmenin pek mümkün olmadığına dikkat çekiyor. Bu nedenle, kadın-erkek, genç-yaşlı ayrımı olmaksızın, neredeyse her kesime hitap edecek ürün ihraç edilebilir. Ülke ile Türkiye arasında birçok alanda ticari iş birlikleri söz konusu. Türkiye’nin Çek Cumhuriyeti’ne en çok ihracat yaptığı sektörler ise, kadın, erkek ve çocuk tekstili. Özellikle Çek kadınları renkli bir giyim tarzına sahip. Çek Cumhuriyeti ile ticari ilişki içerisinde olan işadamlarının üzerinde durduğu nokta, özellikle kadın giyiminde moda ve tasarım açısından önemli bir “boşluk” olduğu. Tekstilin ardından otomobil, elektronik ürünleri, beyaz eşya, deri ve kuyum ürünleri geliyor. Kuçera, Çek Cumhuriyeti ile ticari ilişki içerisine girmeyi planlayan Türk KOBI’lerine öncelikle kalite unsuruna dikkat etmelerini öneriyor; “Ürünün kalitesi büyük önem taşıyor. Bunun yanında ürünleri kaliteli olduğu halde zamanlama konusunda gerektiği kadar hassas olmayan işadamlarının iş kaybettiklerine şahit olduk.” Arnavutluk pazarı da Çek Cumhuriyeti gibi doymamış bir pazara sahip. Ülkede ticaret yapmak için en iyi yol, yerel bir distribütör ya da yatırım ortağı bulmak. Özelleştirmeye açılan ilk sektör olan telekomünikasyon alanında, büyük mobil firmaları pazara girmiş olsa da yan sanayide ciddi bir boşluk var. Diğer yandan, inşaat malzemelerinde uzun yıllardır süren modernleşme ihtiyacı, siyasi birtakım olaylar nedeniyle bir türlü tamamlanabilmiş değil. Bu nedenle, sektördeki ihtiyaçlar artıyor. Arnavutluk’ta Türk girişimcilerin gerçekleştirdikleri yatırımlara ise ayakkabı fabrikası, salyangoz işleme tesisi, restoran gibi örnekler verilebilir. Ülkedeki yatırımcıların birçok alanda ortak arayışı içerisinde bulunduğunu belirten uzmanlar, bu yönde telekomünikasyon, gıda işleme, ambalaj ve çimento sanayiinde fırsatlar olduğuna dikkat çekiyorlar. Yeni AzerilerAvrupa’dan Asya’ya geçiyoruz. Azerbaycan tüketici profilinde sürekli olarak genişleyen ve büyüyen orta sınıfın yanı sıra gelir düzeyi yüksek ve lüks tüketim sahibi “yeni Azeriler” dikkat çekiyor. Orta sınıf tüketiciler ağırlıklı olarak semt pazarlarından alışveriş yaparken, yeni Azeriler alışveriş merkezlerini ve süpermarketleri tercih ediyor. Bu grup için fiyatın yanı sıra markanın da büyük önemi var. Azerbaycan’da gelecek vaat eden yatırım alanları arasında konut ve sanayiye yönelik cam üretimi ve hediyelik cam eşya gösterilebilir. Kişi başına ekmek tüketiminin oldukça yüksek olduğu Azerbaycan’da makarna tüketiminin de giderek arttığı görülüyor. Azerbaycan makarna pazarının büyüklüğü 30.000 ton iken, ülkedeki yıllık üretim yalnızca 1.000 ton. Ihtiyacın geri kalanı ithal ediliyor. Pazardaki en ucuz makarnalar ise Iran’dan geliyor, ancak kalite olarak sorunları olduğu biliniyor. Bütün Kafkas ülkelerinde olduğu gibi Azerbaycan’da da yakın tarihe kadar şeker üretimi yapılmıyordu. Şu anda ise yalnızca 1 fabrika bulunuyor. Bu nedenle ülkedeki bütün şeker ve şekerli mamul ürünler ithal ediliyor. Ayrıca, ülkede ihtiyacı karşılayacak derecede tavuk ve yumurta üretimi de yapılmıyor. Buradaki ihtiyaç da yine ithal ürünlerle karşılanıyor.Suriye’nin dış ticaret yapısı, özellikle geçen 10 yıllık süreç içerisinde önemli değişimlere sahne oldu. Ekonomik faaliyetlerin yoğunlaştığı Şam ve Halep şehirleri, yeni güçlenmeye başlayan imalat sanayiinin kalbi durumunda. Tekstil, gıda, deri, kâğıt ve kimyasal sanayi, genellikle özel sektörün elinde bulunan ülke ekonomisi, yüzde 3,3’lük büyüme hızıyla kat ettiği mesafeye rağmen hâlâ yoğun biçimde devletin kontrolü altında. Suriye’nin dış alımları katı bir devlet denetimi altında. Makine teçhizat ve yedek parça gibi yatırım araçları önceliğe sahip olduğu için ithalatına daha kolay izin verilen ürün grupları arasında yer alıyor. AB ile imzaladığı anlaşmalar sonucunda sanayisini modernleştirme hareketi içerisine giren Suriye, Türkiye’den de daha çok ara mal satın alıyor. Bütün bu zorluklar düşünüldüğünde, ülkeyle ticaretin geliştirilebilmesi ve özellikle kamunun açtığı ihalelere katılmak için bir acente ya da temsilcilik açmak ya da yerel aracılarla işbirliğine gitmek iyi bir yol. Coğrafi yakınlığı nedeniyle nakliye bedelinin düşük olması gibi Türkiye için önemli bir avantaja sahip olan ülke, uzun vadede cazip bir pazar.Mısır Dış Ticaret Açığı VeriyorMısır izlediği ekonomik politikalar nedeniyle sürekli dış ticaret açığı veriyor. Bu nedenle yoğun bir reform programı uygulamaya çabalıyor. Yatırımlara ağırlık veren ülke, ithalatının büyük kısmını yatırım mallarına ayırıyor. Ithalat kalemlerinin başında ise makineler ve mekanik cihazlar yeralıyor. Türkiye’nin Mısır’a yönelik ihracatında en önemli mal grubunu ise gıda ürün ve makineleri, klima, tekstil ürün ve makineleri gibi kalemler oluşturuyor. Mısır’ın Türkiye açısından belki de en büyük gücü, sahip olduğu bölgesel nüfuz nedeniyle Afrika gibi diğer pazarlara açılmak için bir kapı olma özelliği. Uzmanlar, Afrika’ya giden yolun Mısır’ın kalbinden geçtiğini söylüyor. Madagaskar, Cibuti, Kenya, Sudan, Malavi, Mauritius, Zambiya, Zimbabwe ile serbest ticaret anlaşmaları bulunan ülke, 19 Afrika ülkesine gümrüksüz ihracat yapıyor. Son olarak, Afrika’ya geçiyoruz. Cezayir, bir petrol ve doğalgaz ülkesi olmasına rağmen, son yıllarda, serbest piyasa düzenine geçmenin sıkıntılarını yaşıyor. Uzun yıllardır ihmal ettiği madencilik sektörünü canlandırmaya çalışan Cezayir, imalat sanayiini de geliştirerek endüstriyel üretimini artırmaya çabalıyor. Hemen tüm ihtiyaçlarını dışardan karşılayan Cezayir’in ithalatında makine ve aksam, en önemli kalemler arasında. Cezayir’in Türkiye ile ticareti de istikrarlı biçimde artıyor; ithalatın yüzde 25’ini makine alımı oluşturuyor. Gıda işleme makineleri de pazarda etkin olduğumuz 2. ürün grubu olarak değerlendirilebilir. Ispanya, Fransa, Italya ve diğer Mağrip ülkeleri üzerinden 300–350 milyon dolar civarında ihracat yapan Türk üreticiler için önemli bir pazar oluşturan Cezayir’le ilişkilerin geliştirilmesi gerekiyor.Değerlendirilmemiş Bir Pazar: FasYürüttüğü sınaî modernizasyon programı çerçevesinde yerli firmaların üretimlerini artırmayı amaçlayan Fas, yabancı yatırımcıların ülkeye çekilmesi için de bir program oluşturdu. Modernizasyon projesi çerçevesinde firmaların yeniden yapılanma planını onaylayan Fas, makine ve teçhizat yenilenmesine de önem vermeye başladı. Bütün bunların sonucunda da Fas’ın ithalatında ilk sırayı tarım ve sanayiye yönelik yatırım malları aldı. Makine sektörünün pek çok kaleminde ithalatını önemli ölçüde artıran Fas, Türkiye’nin henüz hiç değerlendirmediği bir pazar durumunda. Türkiye’nin Fas’a ihracatı içinde, bütün bu pazar ihtiyacına rağmen, sanayi makinelerinin payı yalnızca yüzde 3,7. Ülkeye yönelik ihracatımızda rekabet gücümüzün yüksek olduğu ürün grupları sırasıyla inşaat ve madencilik makineleri, ev tipi ve endüstriyel tip klimalar ile takım tezgâhları. Azami gümrük oranı yüzde 35 olan Fas’la ticaret yapmaksa, pek çok ülkeye göre çok daha kolay. Türk firmaları, sınaî işbirliğinin uzun vadede çok yararlı olacağı Fas’ta yerel firmalarla kuracakları ortaklıklar sayesinde hem ülke içinde hem de bölgede pek çok imkândan yararlanabilir.Ortadoğu, Uzakdoğu ve BDT (Azerbaycan, Gürcistan, Moldova, Özbekistan ve Rusya Federasyonu gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu Bağımsız Devletler Topluluğu) ülkeleri ise, özellikle coğrafi konum nedeniyle tercihini Türkiye’den yana kullanıyor. Bölgeye önemli bir ihracat yapan Goldaş Kuyumculuk’un Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Binatlı, bu ülkelerin coğrafi yakınlığın yanı sıra hizmet ve gümrük kolaylığı nedeniyle Türkiye’yi tercih ettiklerini belirtiyor. Ülke ayrımı olmaksızın, ürün kalitesine, model güncelliğine, hafifliğine ve servis kalitesine önem verildiğini belirten Binatlı, Türkiye’nin bu özelliklere sahip olan ürünlerle bölgede önemli bir güç haline geleceğine dikkat çekiyor.Avustralya ise Türkiye ile ticaretinde “dalgalanma” özelliği ile dikkat çekiyor. Bu noktada, ülkede yaşayan ve ticaretle ilgisi azımsanmayacak olan Türk nüfusu önemli bir avantaj olarak görülebilir. Uzmanlar, Avustralya pazarına ihraç edilebilecek ürünler arasında kültürel ve hediyelik eşyalar, cam ürünleri, mobilya, başta ev tekstili olmak üzere her çeşit tekstil ve özellikle organik gıda ürünlerini işaret ediyor. Ayrıca, Avustralya’da devletin KOBI’lere önemli bir destek verdiği düşünülürse, Türk KOBİ’leriyle olumlu ve verimli çalışmalar yapılacağı düşünülebilir. ABD’ye ihraç edilen ürünlerde muhafaza poşetinde mutlaka delik olması gerekiyor. Bunun nedeni, küçük bir çocuğun, poşeti kafasına geçirip boğulma riski.Avrupa, önümüzdeki 50 yılda yaşlanacak. Yaşlanan nüfus, tüketim ihtiyaçlarının da değişmesi anlamına geliyor. Çek kadınları renkli bir giyim tarzına sahip. Özellikle kadın giyiminde moda ve tasarım açısından önemli bir “boşluk” var. Azerbaycan’da makarna tüketiminin giderek arttığı görülüyor. Azerbaycan makarna pazarının büyüklüğü 30.000 ton iken, yıllık üretim yalnızca 1.000 ton. Makine sektörünün pek çok kaleminde ithalatını önemli ölçüde artıran Fas, Türkiye’nin henüz hiç değerlendirmediği bir pazar durumunda.
Kaynak: KobiFinans Dergisi 14. Sayı
22 Eylül 2007 Cumartesi
Kesin İthal Başvurularında İstenilen Belgeler Neler?
Mali mükellefiyetleri teminata bağlanmak suretiyle geçici olarak yurda giren mallardan (ATA Karnesi kapsamında gelenler dahil);Kesin ithalinin talep edildiği tarihte yeni ve kullanılmamış malların bedelleri ödenmek suretiyle kesin ithali (kısıtlayıcı hükümler saklı kalmak kaydıyla), gümrük idarelerince sonuçlandırılıyor.
Bunun dışındaki tüm kesin ithal başvuruları,
Biri asıl iki nüsha proforma fatura,(bedel transferi yapılacak ise)
Malların yurda giriş şeklini de belirtir ilgili Gümrük İdaresinden alınacak gümrük beyannamesi ve eki fatura fotokopileri.
Kiralama yoluyla geçici olarak ithal edilen mallara ilişkin başvurularda, kiralama sözleşmesi,
Kullanılmış mallara ait kesin ithal taleplerinde malların ekonomik ömrünü tevsik eden Ticaret ve Sanayi Odaları veya Yüksek Öğretim Kurumlarından alınacak ekspertiz raporu, ile birlikte Müsteşarlığa yapılıyor. Müsteşarlık uygun gördüğü başvuruları, ilgili kuruluşlara ve gümrük idaresine bildiriyor.NOT: Türk müteahhitlik firmalarının yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde kullandığı makine ve teçhizatların kesin ithal talepleri, Müsteşarlık Anlaşmalar Genel Müdürlüğü'ne yapılıyor.Kiralama Yoluyla Yapılacak İthal Taleplerinde..Başvuru mercii: Gümrük Müsteşarlığı (Gümrükler Genel Müdürlüğü) Finansal kiralamaya ilişkin başvurular ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde Hazine Müsteşarlığı'na (Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü) yapılır.
Bunun dışındaki tüm kesin ithal başvuruları,
Biri asıl iki nüsha proforma fatura,(bedel transferi yapılacak ise)
Malların yurda giriş şeklini de belirtir ilgili Gümrük İdaresinden alınacak gümrük beyannamesi ve eki fatura fotokopileri.
Kiralama yoluyla geçici olarak ithal edilen mallara ilişkin başvurularda, kiralama sözleşmesi,
Kullanılmış mallara ait kesin ithal taleplerinde malların ekonomik ömrünü tevsik eden Ticaret ve Sanayi Odaları veya Yüksek Öğretim Kurumlarından alınacak ekspertiz raporu, ile birlikte Müsteşarlığa yapılıyor. Müsteşarlık uygun gördüğü başvuruları, ilgili kuruluşlara ve gümrük idaresine bildiriyor.NOT: Türk müteahhitlik firmalarının yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde kullandığı makine ve teçhizatların kesin ithal talepleri, Müsteşarlık Anlaşmalar Genel Müdürlüğü'ne yapılıyor.Kiralama Yoluyla Yapılacak İthal Taleplerinde..Başvuru mercii: Gümrük Müsteşarlığı (Gümrükler Genel Müdürlüğü) Finansal kiralamaya ilişkin başvurular ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde Hazine Müsteşarlığı'na (Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü) yapılır.
Nasıl İthalatçı Olunur ?
Vergi numarasına sahip, her gerçek kişi, tacir ve tüzel kişi ile, tüzel kişilik statüsüne sahip olmamakla birlikte yürürlükteki mevzuat hükümlerine istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan kişiler ve ortaklıkları ithalat işlemlerini yürütebilir. Tacir olmayan gerçek kişiler, özelliği ve niteliği itibariyle, özel, şahsi ve ailevi kullanıma mahsus olduğu anlaşılan veya hediye amaçlı olarak getirildiği açıkça belli olan maddeleri ithal edebilirler. Buna ilişkin usul ve esaslar Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığınca belirleniyor. Özel anlaşmalara dayanan ithalatta, kitap ve diğer yayınların ithalatında, ülkemizde açılan uluslararası fuar ve sergilerde, müsteşarlıkça perakende satışına izin verilen malların ithalatında, vergi numarasına sahip olma şartı aranmıyor. Kamu ahlakı, kamu düzeni veya kamu güvenliği; insan, hayvan ve bitki sağlığının korunması veya sınai ve ticari mülkiyetin korunması amaçlarıyla ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde alınan önlemlerin kapsamı dışındaki malların ithali serbest. İthalatı kanunlarla belirli kurum ve kuruluşlara bırakılmış maddelerin ithali ancak, bu kurum ve kuruluşlar tarafından yapılabiliyor. İthalat yapmak isteyen kişiler, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde almaları gereken belgelerle birlikte doğrudan gümrük idarelerine başvururlar (Kambiyo mevzuatı hükümleri saklı kalmak kaydıyla). Müsteşarlıkça aksine bir talimat verilmediği sürece, İthalat Tebliğleri hükümleri çerçevesinde yetkili kuruluşlardan alınan belgeler, ilgili kuruluşlarca belirlenen süreler içerisinde kullanılmaları kaydıyla, düzenlendiği takvim yılı içerisinde geçerlidir. İthal edilecek malların bedellerinin ödenmesine ilişkin olarak bankalarca veya özel finans kurumlarınca yapılacak işlemler kambiyo mevzuatı hükümlerine tabidir.
İhracat Bedellerinin Tahsili Nasıl Yapılır?
İhracatta yedi farklı ödeme yönteminden dilediğinizi uygulayabilirsiniz. Hedef pazardaki gelenekler, ülke politikası, alıcı ile satıcı arasındaki güven ve nakit ödeme gücüne göre hangi ödeme yönteminin seçileceğine kolayca karar verebilirsiniz. Şimdi bu ödeme yöntemlerini inceleyelim. 1. Peşin ödeme: İhraç edilen malların bedellerinin, malın teslim alınmasından önce ithalatçı tarafından bankaya, alıcıya veya vekiline peşin olarak ödenmesidir.2. Akreditif: Akreditif şartlı bir banka garantisidir. Uluslararası ticarette taraflar, birbirlerini çok iyi tanıyamadıkları ve farklı ülkelerde farklı kambiyo rejimleri uygulandığı için karşılıklı bir güvensizlik ve risk içindedirler. Satıcı, sattığı malın bedelini tahsil etmek, alıcı ise sözleşmede saptanan malları zamanında almak amacındadır. Satıcı akreditif şartlarına uygun hareket etmezse, banka hiç bir şekilde ödeme yapmaz. Dolayısıyla akreditif her iki tarafa da en yüksek düzeyde güvence sağlayan bir ödeme türü olma özelliğini taşımaktadır.3. Mal Mukabili Ödeme: Mal mukabili ödeme, ithalatçının satın aldığı malın bedelini, o malın satış sözleşmesinde gösterilen varış yerine gelmesi ve teslim alınmasından sonra ödemesidir. Bu ödeme şeklinde ihracatçı malları alıcı adına sevk ettikten sonra, malı temsil eden belgeleri ithalatçıya, ya doğrudan ya da bedelsiz teslim koşuluyla banka aracılığıyla gönderir. İthalatçı malları gümrükten çektikten sonra mal bedelini öder. 4. Vesaik Mukabili Ödeme: Bankanın, ihracatçı tarafından alıcıya gönderilen mal ile ilgili belgelerin bedelinin ödenmesi şartıyla ithalatçıya, vesaiki teslim etmesidir. Vesaik mukabili ödeme şeklinde bankalar, ödemenin yapılmasını taahhüt etmemekle birlikte, ödeme yapılmadan önce malın gümrükten çekilebilmesi için gerekli olan vesaiki ithalatçıya teslim etmedikleri için ihracatçı açısından güvenilir olmaktadır. 5. Kabul Kredili Ödeme: İthalatçı firmanın malı teslim aldıktan sonra, satıcı ile anlaştıkları ve poliçe üzerinde belirtilen bir tarihte ödeme yapmasını içeren bir dış ödeme yöntemidir. Kabul kredili ödemede taraflara bankalar aracılık ederler ve bunun için komisyon alırlar. 6. Karşı ticaret: Ödeme için yeterli dövizi olmayan, fakat satmak istediği malı olan ülkelerin çoğu kez başvurduğu bir yoldur. Karşı ticaret daha çok finansman zorluklarının yaşandığı ülkelere yönelik ihracatta gündeme gelmektedir. Karşı ticaret türlerini takas, özel takas, clearing, dengeleme ve karşı alım olarak sayabiliriz.7. Konsinye ihracat: Kesin satışı daha sonra yapılmak üzere dış alıcılara, komisyonculara, ihracatçının yurt dışındaki şube temsilciliklerine mal gönderilmesi şeklinde yapılan ihracat şeklidir. Satılmak üzere gönderilen malları teslim alan ilgili kişi veya kuruluşlar malı rayiç değerinden satar, komisyon vb. giderleri satış gelirinden düşer ve kalan tutarı yetkili banka aracılığıyla döviz cinsinden ihracatçıya yollar.
Alıcı Firmanın Güvenilir Olup Olmadığı ?
Bir firmayla çalışmaya başlamadan önce dikkat edeceğiniz noktalar; profil bilgileri, ortaklık yapısı, faaliyetleri, sektördeki yeri, mali yapısı, bankalarla ilişkisi, borç/alacak ilişkisi, ticari moralitesi ve elbette kredibilitesi olmalı. İş yapacağınız firmanın daha önce Türkiye’de iş yaptığı başka firmalar olup olmadığını araştırarak işe başlayabilirsiniz ama bu işin en kısa ve en sağlıklı yöntemi ya ihracat faktoringi yapmak ya da Türk Eximbank’ın İhracat Kredi Sigortası programına dahil olmaktır. Her iki yöntemde de bütün bu araştırmaları sizin adınıza factoring firması ya da Türk Eximbank yapar, siz de kendinizi daha güvence altında hissederseniz.
21 Eylül 2007 Cuma
Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası
Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası Programı, ihracatçıların kısa vadeli satışlarına ilişkin ihracat bedellerini ticari ve politik risklere karşı garanti altına alan bir sistem. Amacı hem ihracatı teşvik etmek, hem de yönlendirmek olan bu sigorta, ihracatı belirli limitler altında teminat altına alıyor. Diğer yandan da poliçenin teminat olarak gösterilebilmesi ticari bankalardan ihracat kredisi alımını kolaylaştırıyor. Bu program çerçevesinde, Türk Eximbank tarafından kapsama alınan ülkelerdeki çeşitli alıcılara yapılacak tüm sevkıyatlar 360 güne kadar sigortalanıyor. Sigorta sözleşmesinin süresi ise bir yıl. Ticari ve politik risklerden kaynaklanan zararların en fazla yüzde 90’ı Türk Eximbank tarafından karşılanıyor. İhracat Kredi Sigortası’ndan yararlanmak için başvurunuzu Türk Eximbank’a yapmanız gerekiyor. Bu sigortanın ihracatçıya maliyetine gelince, firmanın her poliçe döneminde ödemesi gereken bir ‘Poliçe Tanzim Ücreti’ bulunuyor. Her poliçe döneminde bir defaya mahsus ödenen bu tutar, firmaların yasal statüsüne göre değişiyor. Bunun dışında bir de ‘Sigorta Primi’ ödemeniz gerekiyor. Prim oranları alıcının yerleşik olduğu ülkenin risk grubuna, sevkıyatın ödeme şekline ve vadesine, alıcının özel ya da kamu alıcısı olup olmadığına göre değişiyor. Ülkenin veya ödeme şeklinin riski arttıkça ya da sevkıyatın vadesi uzadıkça prim oranları yükseliyor. Eğer banka garantiniz varsa ya da gayrikabili rücu akreditif şartı olmayan bir ülkeye ihracat yapıyorsanız yüzde 50’lik bir indirimden yararlanmanız söz konusu.
Nakliye İçin Düzenlenen Belgeler Nelerdir?
Örneğin deniz yolu taşımacılığında kullanılan belgeleri doğru konşimento, kirli konşimento, sundurma, aktarma konşimentosu, manifesto, navlun mukavelesi ve yükleme ordinosu olarak sayabiliriz. CIV ve CIM belgeleri demir yolu taşımacılığında kullanılırken havayolu taşımacılığında ise hava yolu faturası (AWB) kullanılır. Ayrıca karayolu taşımacılığında kullanılan belgelerin birçoğu ihracat işlemleri için gerekli belgeler ile benzerlik göstermekte olup bu belgelere ek olarak Karayolu taşıma senedi, Tır karnesi, taşıma senedi ve karayolu manifestosu gerekmektedir.
Mal Teslimatı Kaç Şekilde Yapılabilir?
Ticari İşletmede Teslim/Ex Works (EXW): ‘Ex works’; satıcının malları işletmesinde (fabrika, depo vs.) alıcı emrine hazır tutmakla teslim yükümlülüğünü yerine getirdiği anlamına geliyor. Satıcı, aksi kararlaştırılmadıkça malın alıcı tarafından sağlanan bir araca yüklenmesinden ya da malların ihraç gümrüğünden geçirilmesinden sorumlu değildir. Alıcı bu noktadan itibaren varış yerine değin, malın taşınması ile ilgili tüm gider ve risklerin yükümlülüğünü taşır. Bu terim tüm satış şekilleri içinde satıcı için en az yükümlülüğü ihtiva eden bir satış şeklidir. Bu teslim şeklinde sözleşmede belirtilen satış bedeline yalnızca ambalajlanmış mal bedeli dahildir. Yani teslim tarihinden itibaren her türlü nakliye, yükleme, boşaltma ve sigorta masrafları alıcı tarafından ödenir. Taşıyıcıya Teslim/Free Carrier (FCA): Bu terim ile satıcının teslim yükümlülüğü, malların ihraç gümrüğünden geçirilip, alıcı tarafından belirlenen taşıyıcıya, belirlenen yer ya da noktada teslimi ile son buluyor. Eğer alıcı tarafından kesin bir teslim yeri belirtilmemişse, satıcı taşıyanın malları teslim alacağı yer civarında bir yer belirleyebilir. Ticari uygulamalar taşıyıcı ile sözleşme yapılabilmesi için satısının yardımını gerektirirse (Örneğin demir ve hava yolu taşımacılığında) satıcı riziko ve masraflar alıcıya ait olmak üzere hareket edebilir. Gemi Doğrultusunda Teslim/Free Alongside Ship (FAS): Bu terim ile, satıcının teslim yükümlülüğü, belirlenen limanda malların gemi doğrultusunda rıhtım veya mavnaya konmasıyla sona erer. Bu da, bu andan itibaren, malla ilgili tüm gider, yitik veya hasar rizikolarının alıcı tarafından üstlenilmesi anlamındadır. Malın yükleme, boşaltma, nakliye ve sigorta masrafları alıcı tarafından ödenir. FAS'da sözleşmede belirtilen satış bedeline hem mal bedeli, hem de rıhtıma kadar yapılan nakliye ücreti dahildir. Bu terim, alıcının ihraç için malları gümrükten çekmesi gerektiğini belirtir. Alıcı doğrudan ya da dolaylı olarak ihraç işlemlerini yerine getirmeyecekse kullanılmamalıdır. Gemi Bordasında Teslim/Free on Board (FOB): Bu terim ile, satıcının teslim yükümlülüğü belirlenen yükleme limanında gemi küpeştesini açtığı andan itibaren yerine getirilmiş olur. Mallarla ilgili tüm gider yitik veya hasar rizikoları bu noktadan itibaren alıcı tarafından üstlenilir. Eğer gemi küpeştesi pratikte birşey ifade etmiyorsa (örneğin roll-on/roll-off veya konteynır taşımacılığında olduğu gibi) FCA teriminin kullanılması daha doğru olur. Mal Bedeli veya Navlun/Cost and freight (CFR): Bu terim ile satıcı belirlenen varış limanına malı gönderebilmek için gerekli tüm giderleri ve navlunu ödemek zorunda. Ancak malla ilgili yitik bir hasar rizikoları ile giderlerde görülebilecek artış, yükleme limanında malların gemi küpeştesini geçmesi anından itibaren satıcıdan alıcıya devredilmiş oluyor. CFR terimi satıcının ihraç için malları gümrükten geçirmesi gerektiğini belirtiyor. Mal Bedeli, Sigorta ve Navlun/ Cost, Insurance and Freight (CIF): Bu terim ile satıcı CFR'deki yükümlülüklerine aynen sahiptir. Ancak ek olarak, malların taşınması sırasında yitik veya hasar rizikosuna karşı deniz sigortası temin etmek durumundadır. Satıcı sigorta sözleşmesini yapar ve sigorta primini öder. Alıcı bu terim ile satıcının sigortada sadece minimum kuvertür temin etme yükümlülüğü bulunduğunu bilmelidir. Bu terim satıcının ihraç için malları gümrükten geçirmesi gerektiğini belirtir. Yalnızca deniz ve iç su taşımacılığında kullanılır. Eğer gemi küpeştesi pratikte birşey ifade etmiyorsa CIP terimini kullanmak daha uygun olur. Taşıma Ücreti Ödenmiş Olarak Teslim/Carriage Paid to (CPT): Bu terim, satıcının, malın kararlaştırılan varış yerine kadar taşınması için gerekli navlunu ödediği anlamına gelir. Malın yitik ve hasarına ait rizikolarla birlikte taşıyıcıya teslimden itibaren doğabilecek ek masraflar, malların taşıyıcının nezaretine verilmesinden itibaren satıcıdan alıcıya geçer. Taşıyıcı bir taşıma sözleşmesinde demir, kara, deniz, hava, içsu taşımacılığı ya da bunların birleşmesi sonucu ortaya çıkan taşımacılık işlemini üstlenen kimsedir. Taşıma Ücreti ve Sigorta Ödenmiş Olarak Teslim/Carriage and Insurance Paid to (CIP): Bu terim ile satıcı CPT'deki yükümlülüklerine aynen sahiptir. Ancak ek olarak malların taşınması sırasında yitik veya hasar rizikosuna arşı kargo sigortası temin etmek durumundadır. Satıcı sigorta sözleşmesini yapar ve sigorta primini öder. Sınırda Teslim/Delivered at Frontier (DAF): Bu terim satıcının teslim yükümlülüğünün, malların ihraç için gümrükten geçirilip, sınırda belirlenen yer yada noktada ancak bitişik ülkenin gümrük sınırından önce emre hazır tutulmasıyla sona ermesini ifade eder. Sınır terimi, ihraç ülkesinin sınırı da dahil olmak üzere herhangi bir sınır için kullanılabilir. Dolayısıyla, terimin içinde sözkonusu sınırın her zaman nokta ya da yer belirtilerek kesin şekilde tanımlanmış olması hayati önem taşır. Gemide Teslim/Delivered x Ship (DES): Bu terim ile satıcının teslim yükümlülüğü, malı belirlenen varış limanında, gemi bordasında, ithal gümrüğünden geçirmeden alıcının emrine hazır tutmakla sona erer. Satıcı, malların belirlenen varış limanına getirilmesi için gereken tüm gider ve rizikoları üstlenir. Bu terim sadece deniz veya içsu taşımacılığı için kullanılabilir. Rıhtımda Teslim (Gümrük Vergi ve Harçları Ödenmiş Olarak/Delivered ex Quay (DEQ): Bu terim ile satıcının teslim yükümlülüğü, malları belirlenen varış limanında ithal gümrüğünden geçirilmiş olarak, rıhtım üzerinde alıcı emrine hazır tutmakla sona erer. Satıcı, malların o noktaya kadar taşınmasıyla ilgili vergi, resim ve diğer harçlarda dahil olmak üzere tüm riziko ve giderleri üstlenir. Bu terim satıcı dolaylı ya da dolaysız yoldan ithal lisansı sağlayamayacaksa kullanılmamalıdır. Eğer taraflar malların alıcı tarafından gümrükten geçirilmesi ve gümrük vergilerinin ödenmesini istiyorlarsa ‘dutiy paid’ yerine ‘duty unpaid’ terimini kullanmalıdır. Eğer taraflar satıcının yükümlülükleri arasından malların ithali için ödenecek bir takım giderleri çıkarmak istiyorlarsa (KDV gibi) bunu, bu etkiyi yaratacak sözcükler ekleyerek kesinleştirmelidirler. Gümrük Resmi Ödenmemiş Olarak Teslim/Delivered Duty Unpaid (DDU): Bu terim ile satıcının teslim yükümlülüğü, malların ithal ülkesinde, belirlenen yerde emre hazır tutulması ile sona erer. Satıcı, malların o noktaya kadar taşınması ve gümrük formalitelerinin yerine getirilmesi ile ilgili riziko ve giderleri üstlenmek durumundadır (İthalat için ödenmesi gereken vergi resim ve harçlar hariç). Alıcı malların zamanında ithal için gümrükten çekilmemesinden kaynaklanan ek gider ve rizikoları üstlenmek durumundadır. Eğer taraflar satıcının gümrük formalitelerini yerine getirip bundan doğabilecek gider ve rizikoları üstlenmesini istiyorlarsa bunu, bu etkiyi yaratacak sözcükler ekleyerek kesinleştirmelidirler. Eğer taraflar satıcının yükümlülüklerine malların ithali için gerekli bazı giderleri eklemek istiyorlarsa (KDV gibi) bunu, bu etkiyi yaratacak sözcükler ekleyerek kesinleştirmelidirler. Bu terim taşıma şeklinden bağımsız olarak kullanılabilir. Gümrük Resmi Ödenmiş Olarak Teslim/Delivered Duty Paid (DDP): Bu terim ile satıcının teslim yükümlülüğü, malların ithal ülkesinde belirlenen yerde emre hazır tutulması ile sona erer. Satıcı, malların o noktaya kadar taşınması, ithal gümrüğünden geçirilmesi için gerekli vergi, resim ve diğer harçlar dahil olmak üzere riziko ve giderleri üstlenmek durumundadır. EXW terimi satıcı için ne kadar az yükümlülük ifade ediyorsa, DDP terimi de o kadar çok yükümlülük ifade eder.
Ticari Anlaşmazlıkların Çözüm Yolları
Alıcının ödeme yapmayı reddetmesi ihtimali halinde tedbir olarak Akreditif yöntemi kullanılabilir. Bu yönteme göre mallar yola çıktıktan ve bankaya gerekli belgeler verildikten sonra ödeme yapılır. Alıcının malların kalitesine itiraz etmesi durumuna hazırlık olarak ise ihracatçı malları yüklemeden önce bir kalite belgesi alınarak bu sorun ortadan kaldırabilir. Ayrıca ticari anlaşmazlıkları yargı yoluna giderek de çözebilirsiniz. Ancak böyle bir durumda sözleşmede hangi ülke hukukunun uygulanacağını belirten bir madde olmalıdır. Eğer sözleşmede hangi ülke hukukunun uygulanacağı belirtilmediyse, borcun ödeneceği yerin hukuku veya bu yerin tespit edilemediği durumlarda sözleşmenin en yakın iletişimde bulunduğu yerin hukuku uygulanır. Bunun dışında taraflar ortaya çıkacak anlaşmazlığı uluslararası tahkim yoluyla çözmeye karar verebilirler. Tahkim yönteminde taraflar, aralarında çıkan anlaşmazlıkları çözmek için kendi tercihleriyle belirledikleri bir veya birkaç kişiye danışırlar.
Bayilik/Distribütörlük Anlaşması Nasıl Yapılır?
-İki kuruluş arasındaki ilişkiyi tanımlamak -Bu ilişkiyi hukuki temellere oturtmak, -Ticari hedefleri ve çalışma şekillerini belirlemek, -Çıkabilecek anlaşmazlıkların nasıl çözümlenebileceğini göstermek.
Distribütörlük anlaşmasının niteliği distribütörlüğün kapsamına göre değişir. Örneğin, distribütör ihracatçı adına satış yapacaksa başka, kendi adına mal stoklayıp satış yapacaksa başka tür anlaşma hazırlanır. Her iki anlaşma da şu ana konuları kapsamalıdır:
Anlaşmanın Tanımı: Anlaşmaların başında bunun bir ticari bayilik kontratı olduğu belirtilmeli.
Taraflar: Tarafların kimler olduğu, hangi hüviyeti (kişisel, firma ortağı, firma memuru vb. olarak) anlaşmayı imzalayacakları ve buna yetkili oldukları belirlenmeli. İsimler, adresler, unvanlar, şirket türleri (anonim, kolektif, v.b. gibi) kuruluş tarihleri, sicil numaraları tam ve doğru olarak belirtilmeli. Distribütörlüğün başka bir firma veya kişiye devir edilip edilmeyeceği ve devir koşulları açıklanmalı.
Ana metin: Eğer kontrat iki dilde kaleme alınmışsa bir anlaşmazlık durumunda hangi metnin esas alınacağı belirtilmeli.
Başlangıç ve bitiş tarihleri: Taraflar ayrı ülkelerde olduklarından anlaşma değişik tarihlerde imzalanabilir. Dolayısıyla yürürlüğe gireceği tarih belirtilmelidir. Anlaşmanın normal süresi, yenilenme koşulları ve tarihleri birlikte feshi için gerekli bildirim süreleri ve fesih nedenleri açıklıkla gösterilmeli.
Ürünler: Kapsamına giren ürünler tanımları ve markaları ile anlaşmaya sokulmalı, gerekirse kullanılışı ve satış biçimleri anlatılmalı. İhracatçı, ürünlerini tümü için aynı kuruluşa distribütörlük vermek istemeyebilir. O durumda distribütörlüğün ihracatçının tüm ürünlerine değil, belirli ürünlere özgü olduğu belirtilmeli.
İhracatçının çıkaracağı yeni ürünleri pazarlamaya distribütörün hakkı olup olmadığı, onun benzeri ürünleri pazarlamakta serbest mi olduğu da açıklanmalı.
Distribütörlük Bölgesi: Distribütörün çalışmaya yetkili olduğu ülkeler, ülke veya bir ülke içindeki bölgeler anlaşmada tanımlanmalı. Distribütörün kendi adına alacağı malın üçüncü bir ülkeye doğrudan veya dolaylı yollarla yeniden ihracı (reexport) yasaklanacaksa bu da açıkça belirtilmeli.
Distribütörün bölgesinde tek yetkili olup olmayacağı anlaşmada gösterilmelidir. İhracatçı gerektiğinde o bölgede kendisi de bazı müşterilere doğrudan satış yapmak istiyorsa veya aynı bölgede birden fazla kişiye distribütörlük verecekse anlaşmayı ‘exclusivity’ ilkesine göre yapmamalı, distribütör kendisinin tüm satışlar için tek yetkili merci olmadığını bilmeli. Ayrıca, kendi kanalından geçmeyen, ancak bölgesinde yapılan satışlardan distribütörün komisyon alıp almayacağı da belirtilmeli.
Distribütörün satış yapmakla yükümlü olduğu müşteri kategorileri de saptanmalıdır. Örneğin, sadece toptancılara mı yoksa perakende noktalarına mı gidilecektir? Süpermarket zincirleri hangi kategoriye girer? Bu tür sorular anlaşmada yanıtlanmalı.
İhracatçı firmanın hak ve yükümlülükleri ile ilgili şu konular da anlaşma kapsamına alınmalı:
Firma distribütörden gelen siparişleri belirli bir süre içinde göndermeli, göndermeyecekse hızla distribütöre bunu bildirmeli, mümkünse nedenini de belirtmeli.
Firma, fiyatları, ürünleri pazarlama plan ve politikası ile ilgili ayrıntı ve değişikliklerden distribütörü en kısa sürede haberdar etmeli.
Eğer firma ileride o bölgede fabrika kurmak veya lisans vermek yoluyla üretime geçmeyi planlıyorsa, böyle bir durumda distribütörün rolünün ne olacağı açıklanmalı.
Firma, distribütörüne tanıdığı yetkilerin korunması için kendisinin de çaba göstereceğini kabul etmeli. Başka bölgelerde uygulayacağı satış politikalarının distribütörünü etkilememesi için özen göstermek, mallarının taklitlerine karşı mücadele etmek gibi yöntemlerle firma distribütörü koruyacaktır.
Reklam ve satış promosyonu: Yapılacak reklam ve satış promosyonu çalışmalarının niteliği ve niceliği, masraflarının hangi ölçüde paylaşılacağı, kararların nasıl alınacağı, üretilen reklam ve promosyon gerecinin mülkiyetinin kime ait olacağı, yapacağı reklam harcamaları nedeniyle distribütörün firmanın markaları üzerinde hak sahibi olup olmayacağı anlaşmada açıkça gösterilmeli.
Satış ve sevkıyat giderlerinin kim tarafından karşılanacağı da belirtilmeli. Distribütörün hak ve yükümlülükleri de ayrıntılı olarak gösterilmelidir:
Distribütör, temsil ettiği firmanın çıkarlarını tüm olarak koruyacağını kabullenmelidir. Örneğin, mali çıkarlarını koruyabilmek için firma ürünleri ile ilgili tahsilatını ayrı bir banka hesabında toplayabilir. Bir iflas durumunda firma bu şekilde rizikosunu azaltmış olur.
Distribütör, firma adına kontrat yapma hakkına sahipse bunun boyutları belirtilmeli.
Firmanın önerdiği satış ve diğer koşullarla distribütörün bulunduğu ülkenin yasa, mevzuat ve töreleri arasında çelişki olduğu zaman ne yapılacağı saptanmalı.
Firma, distribütörünü özellikle kendi ürünleri ile ilgili rekabet yaratabilecek ürünleri satmaktan yasaklamak istiyorsa bunu anlaşmaya koymalıdır. Bu sınırlamanın anlaşmanın bitiminden sonra belirli bir süre daha devamı da istenebilir. Firma, distribütörün yeni mümessillikler almadan rekabet olasılığı açısından kendi onayını almasını isteyebilir.
Distribütörün ürünleri kendi adına mı, müşterinin adına mı satın alacağı belirlenmeli, kendi adına alacaksa alış ve satış fiyatları saptanmalı.
Eğer distribütör konsinye (emanet stok) bulunduracaksa bu malların hangi koşullarla distribütöre gönderileceği, geri alınacağı, satış ve ödemesinin nasıl yapılacağı ve sigortasını kimin yükleneceği anlaşmada bulunmalı.
Satış sonrası servis ve yedek parçanın müşteriye nasıl sağlanacağı ve tahsilatının ne şekilde yapılacağı, özellikle servis gelirinin nasıl paylaşılacağı açıklanmalı.
Distribütör, firmaya piyasa ile ilgili ticari ve mali bilgileri, önemli olay, karar ve değişiklikleri iletmeli.
Distribütör, bölgesi içinde satışlarını arttırmak amacıyla maliyeti kendisine ait olmak üzere alt bayilikler kurma hakkına sahip olacaksa anlaşmada bu gösterilmeli.
Distribütör, firmanın marka, patent, reklam gereci gibi temel kaynaklarını taklit ve haksız rekabete karşı korumayı üstlenmeli, böyle durumlardan firmayı hemen haberdar etmeli, firmanın kendisini korumasına yardımcı olmalı. Genellikle marka ve patentlerin tescili piyasaya girmeden önce firma tarafından yaptırılmalı. Firma, distribütörlüğünü yaptığı için ürünlerinin marka ve patentleri üzerinde distribütörünün hiçbir zaman hak iddia etmeyeceğini muhakkak anlaşmaya koydurmalı.
Alacakların tahsilatının nasıl yapılacağı, tahsil edilemeyen alacaklardan kimin sorumlu olacağı kararlaştırılmalı.
‘Del credere’ esasına göre çalışacaksa garanti miktarını, distribütörün sorumluluklarını, tahsilat şeklini ve diğer koşulları kontratta belirtmek gerekir. (Del credere esasına göre çalışan distribütör, bir ihracat işlemindeki kredi riskini tamamen veya kısmen karşılar. Dolayısıyla ihracatçıya alacağının tamamı veya bir kısmını ödemeyi garanti eder. Bunun karşılığı olarak normal satış komisyonuna ek olarak bir ‘del credere’ komisyonu alır)
Kontratta distribütörün belli bir sürede gerçekleştirmeyi garanti ettiği asgari bir satış miktarı gösterilebilir. Bu durumda hedefin gerçekleşmemesi halinde uygulanacak yaptırımlar ve gerçekleşmeme nedeni olarak kabul edilecek koşullar da belirtilmeli.
Komisyon: Distribütörün alacağı komisyonun hesaplanış şekli ve oranı açıkça belirtilmeli. Komisyon, distribütöre çıkartılan faturanın brütü veya neti üzerinden olabilir. Eğer net esas alınacaksa brüt toplamdan çıkarılacak sigorta, taşıma, gümrük gibi kalemler sıralanmalı. Anlaşmada, kendisinden geçmeden doğrudan firmaya verilen siparişlerinden distribütörünün komisyon alıp almayacağı belirtilmelidir.
Aynı şekilde, kendi organize ettiği ama bölgesi dışında gerçekleşen satışlardan distribütörün alacağı komisyon ne olacak? Fiyat indirimi, siparişin iptali, malın gümrükten çekilmemesi veya yolda yitirilmesi gibi durumlarda distribütör komisyonu nasıl değişecektir?
Bu gibi sorular ile birlikte komisyonun hangi para biriminde, nereye, ne zaman ve nasıl ödeneceği anlaşmada yanıtlanmalıdır.
Kontratın Süresi, Bitimi ve Feshi: Kontrat süreli veya süresiz olabilir. Eğer süresizse tarafların nasıl feshedebilecekleri anlatılmalıdır. Anlaşmayı otomatik olarak geçersiz kılacak iflas, şirketin satışı gibi olaylar varsa, açıklanmalıdır. Taraflar şirket değil de kişi ise ölüm halinde ne olacağı kararlaştırılmalıdır.
Kontratın bitiminden sonra distribütörün elindeki stokların, varsa marka tescillerinin, ithal izinlerinin ve benzeri gereç ve hakların ne olacağı da anlaşmaya konmalıdır. Eğer kontratın feshi nedeniyle taraflara tazminat ödenmesi sözkonusu ise koşulları gösterilmelidir.Yasal merciler: Anlaşmazlık durumunda hakemlik yoluna mı gidileceği, yoksa yasal işlemler mi yapılacağı ve kontratın hangi ülkelerin yasalarına göre işlem göreceği belirlenmeli. Genellikle hakeme gitmek, yasal yollardan anlaşmazlığa çözüm getirmekten daha hızlı ve az masraflı bir yöntemdir. Bu yöntemleri seçen taraflar anlaşmazlık konularını ticaret odasının seçeceği hakem heyetine götürmeyi ve onun kararını uygulamayı peşinen anlaşmada belirtmeli. İstanbul Ticaret Odası da bu konuda üyelerine hakemlik hizmeti götürmektedir. Hakem kararları sonra mahkeme kararı ile yasallık kazanmaktadır.
Genel madde: Taraflar kontrata, aralarında gizli veya açık başka bir anlaşma olmadığını ve ilişkilerinin tümünün mevcut anlaşma kapsamına girdiğini belirten bir ‘genel madde’ koymalıdır. Bu ileride taraflardan birinden kaynaklanabilecek anlaşma dışı isteklere engel olacaktır. Distribütörlük seçimi ve anlaşmasıyla ilgili daha ayrıntılı bilgi elde etmek için İGEME’nin ‘Yurtdışında Bir Acente veya Dağıtımcı İle Anlaşabilirsiniz’ başlıklı yayınından da yararlanabilirsiniz.
Kaynak: Uluslararası Pazarlama-Cem Kozluİş Bankası Kültür Yayınları
Distribütörlük anlaşmasının niteliği distribütörlüğün kapsamına göre değişir. Örneğin, distribütör ihracatçı adına satış yapacaksa başka, kendi adına mal stoklayıp satış yapacaksa başka tür anlaşma hazırlanır. Her iki anlaşma da şu ana konuları kapsamalıdır:
Anlaşmanın Tanımı: Anlaşmaların başında bunun bir ticari bayilik kontratı olduğu belirtilmeli.
Taraflar: Tarafların kimler olduğu, hangi hüviyeti (kişisel, firma ortağı, firma memuru vb. olarak) anlaşmayı imzalayacakları ve buna yetkili oldukları belirlenmeli. İsimler, adresler, unvanlar, şirket türleri (anonim, kolektif, v.b. gibi) kuruluş tarihleri, sicil numaraları tam ve doğru olarak belirtilmeli. Distribütörlüğün başka bir firma veya kişiye devir edilip edilmeyeceği ve devir koşulları açıklanmalı.
Ana metin: Eğer kontrat iki dilde kaleme alınmışsa bir anlaşmazlık durumunda hangi metnin esas alınacağı belirtilmeli.
Başlangıç ve bitiş tarihleri: Taraflar ayrı ülkelerde olduklarından anlaşma değişik tarihlerde imzalanabilir. Dolayısıyla yürürlüğe gireceği tarih belirtilmelidir. Anlaşmanın normal süresi, yenilenme koşulları ve tarihleri birlikte feshi için gerekli bildirim süreleri ve fesih nedenleri açıklıkla gösterilmeli.
Ürünler: Kapsamına giren ürünler tanımları ve markaları ile anlaşmaya sokulmalı, gerekirse kullanılışı ve satış biçimleri anlatılmalı. İhracatçı, ürünlerini tümü için aynı kuruluşa distribütörlük vermek istemeyebilir. O durumda distribütörlüğün ihracatçının tüm ürünlerine değil, belirli ürünlere özgü olduğu belirtilmeli.
İhracatçının çıkaracağı yeni ürünleri pazarlamaya distribütörün hakkı olup olmadığı, onun benzeri ürünleri pazarlamakta serbest mi olduğu da açıklanmalı.
Distribütörlük Bölgesi: Distribütörün çalışmaya yetkili olduğu ülkeler, ülke veya bir ülke içindeki bölgeler anlaşmada tanımlanmalı. Distribütörün kendi adına alacağı malın üçüncü bir ülkeye doğrudan veya dolaylı yollarla yeniden ihracı (reexport) yasaklanacaksa bu da açıkça belirtilmeli.
Distribütörün bölgesinde tek yetkili olup olmayacağı anlaşmada gösterilmelidir. İhracatçı gerektiğinde o bölgede kendisi de bazı müşterilere doğrudan satış yapmak istiyorsa veya aynı bölgede birden fazla kişiye distribütörlük verecekse anlaşmayı ‘exclusivity’ ilkesine göre yapmamalı, distribütör kendisinin tüm satışlar için tek yetkili merci olmadığını bilmeli. Ayrıca, kendi kanalından geçmeyen, ancak bölgesinde yapılan satışlardan distribütörün komisyon alıp almayacağı da belirtilmeli.
Distribütörün satış yapmakla yükümlü olduğu müşteri kategorileri de saptanmalıdır. Örneğin, sadece toptancılara mı yoksa perakende noktalarına mı gidilecektir? Süpermarket zincirleri hangi kategoriye girer? Bu tür sorular anlaşmada yanıtlanmalı.
İhracatçı firmanın hak ve yükümlülükleri ile ilgili şu konular da anlaşma kapsamına alınmalı:
Firma distribütörden gelen siparişleri belirli bir süre içinde göndermeli, göndermeyecekse hızla distribütöre bunu bildirmeli, mümkünse nedenini de belirtmeli.
Firma, fiyatları, ürünleri pazarlama plan ve politikası ile ilgili ayrıntı ve değişikliklerden distribütörü en kısa sürede haberdar etmeli.
Eğer firma ileride o bölgede fabrika kurmak veya lisans vermek yoluyla üretime geçmeyi planlıyorsa, böyle bir durumda distribütörün rolünün ne olacağı açıklanmalı.
Firma, distribütörüne tanıdığı yetkilerin korunması için kendisinin de çaba göstereceğini kabul etmeli. Başka bölgelerde uygulayacağı satış politikalarının distribütörünü etkilememesi için özen göstermek, mallarının taklitlerine karşı mücadele etmek gibi yöntemlerle firma distribütörü koruyacaktır.
Reklam ve satış promosyonu: Yapılacak reklam ve satış promosyonu çalışmalarının niteliği ve niceliği, masraflarının hangi ölçüde paylaşılacağı, kararların nasıl alınacağı, üretilen reklam ve promosyon gerecinin mülkiyetinin kime ait olacağı, yapacağı reklam harcamaları nedeniyle distribütörün firmanın markaları üzerinde hak sahibi olup olmayacağı anlaşmada açıkça gösterilmeli.
Satış ve sevkıyat giderlerinin kim tarafından karşılanacağı da belirtilmeli. Distribütörün hak ve yükümlülükleri de ayrıntılı olarak gösterilmelidir:
Distribütör, temsil ettiği firmanın çıkarlarını tüm olarak koruyacağını kabullenmelidir. Örneğin, mali çıkarlarını koruyabilmek için firma ürünleri ile ilgili tahsilatını ayrı bir banka hesabında toplayabilir. Bir iflas durumunda firma bu şekilde rizikosunu azaltmış olur.
Distribütör, firma adına kontrat yapma hakkına sahipse bunun boyutları belirtilmeli.
Firmanın önerdiği satış ve diğer koşullarla distribütörün bulunduğu ülkenin yasa, mevzuat ve töreleri arasında çelişki olduğu zaman ne yapılacağı saptanmalı.
Firma, distribütörünü özellikle kendi ürünleri ile ilgili rekabet yaratabilecek ürünleri satmaktan yasaklamak istiyorsa bunu anlaşmaya koymalıdır. Bu sınırlamanın anlaşmanın bitiminden sonra belirli bir süre daha devamı da istenebilir. Firma, distribütörün yeni mümessillikler almadan rekabet olasılığı açısından kendi onayını almasını isteyebilir.
Distribütörün ürünleri kendi adına mı, müşterinin adına mı satın alacağı belirlenmeli, kendi adına alacaksa alış ve satış fiyatları saptanmalı.
Eğer distribütör konsinye (emanet stok) bulunduracaksa bu malların hangi koşullarla distribütöre gönderileceği, geri alınacağı, satış ve ödemesinin nasıl yapılacağı ve sigortasını kimin yükleneceği anlaşmada bulunmalı.
Satış sonrası servis ve yedek parçanın müşteriye nasıl sağlanacağı ve tahsilatının ne şekilde yapılacağı, özellikle servis gelirinin nasıl paylaşılacağı açıklanmalı.
Distribütör, firmaya piyasa ile ilgili ticari ve mali bilgileri, önemli olay, karar ve değişiklikleri iletmeli.
Distribütör, bölgesi içinde satışlarını arttırmak amacıyla maliyeti kendisine ait olmak üzere alt bayilikler kurma hakkına sahip olacaksa anlaşmada bu gösterilmeli.
Distribütör, firmanın marka, patent, reklam gereci gibi temel kaynaklarını taklit ve haksız rekabete karşı korumayı üstlenmeli, böyle durumlardan firmayı hemen haberdar etmeli, firmanın kendisini korumasına yardımcı olmalı. Genellikle marka ve patentlerin tescili piyasaya girmeden önce firma tarafından yaptırılmalı. Firma, distribütörlüğünü yaptığı için ürünlerinin marka ve patentleri üzerinde distribütörünün hiçbir zaman hak iddia etmeyeceğini muhakkak anlaşmaya koydurmalı.
Alacakların tahsilatının nasıl yapılacağı, tahsil edilemeyen alacaklardan kimin sorumlu olacağı kararlaştırılmalı.
‘Del credere’ esasına göre çalışacaksa garanti miktarını, distribütörün sorumluluklarını, tahsilat şeklini ve diğer koşulları kontratta belirtmek gerekir. (Del credere esasına göre çalışan distribütör, bir ihracat işlemindeki kredi riskini tamamen veya kısmen karşılar. Dolayısıyla ihracatçıya alacağının tamamı veya bir kısmını ödemeyi garanti eder. Bunun karşılığı olarak normal satış komisyonuna ek olarak bir ‘del credere’ komisyonu alır)
Kontratta distribütörün belli bir sürede gerçekleştirmeyi garanti ettiği asgari bir satış miktarı gösterilebilir. Bu durumda hedefin gerçekleşmemesi halinde uygulanacak yaptırımlar ve gerçekleşmeme nedeni olarak kabul edilecek koşullar da belirtilmeli.
Komisyon: Distribütörün alacağı komisyonun hesaplanış şekli ve oranı açıkça belirtilmeli. Komisyon, distribütöre çıkartılan faturanın brütü veya neti üzerinden olabilir. Eğer net esas alınacaksa brüt toplamdan çıkarılacak sigorta, taşıma, gümrük gibi kalemler sıralanmalı. Anlaşmada, kendisinden geçmeden doğrudan firmaya verilen siparişlerinden distribütörünün komisyon alıp almayacağı belirtilmelidir.
Aynı şekilde, kendi organize ettiği ama bölgesi dışında gerçekleşen satışlardan distribütörün alacağı komisyon ne olacak? Fiyat indirimi, siparişin iptali, malın gümrükten çekilmemesi veya yolda yitirilmesi gibi durumlarda distribütör komisyonu nasıl değişecektir?
Bu gibi sorular ile birlikte komisyonun hangi para biriminde, nereye, ne zaman ve nasıl ödeneceği anlaşmada yanıtlanmalıdır.
Kontratın Süresi, Bitimi ve Feshi: Kontrat süreli veya süresiz olabilir. Eğer süresizse tarafların nasıl feshedebilecekleri anlatılmalıdır. Anlaşmayı otomatik olarak geçersiz kılacak iflas, şirketin satışı gibi olaylar varsa, açıklanmalıdır. Taraflar şirket değil de kişi ise ölüm halinde ne olacağı kararlaştırılmalıdır.
Kontratın bitiminden sonra distribütörün elindeki stokların, varsa marka tescillerinin, ithal izinlerinin ve benzeri gereç ve hakların ne olacağı da anlaşmaya konmalıdır. Eğer kontratın feshi nedeniyle taraflara tazminat ödenmesi sözkonusu ise koşulları gösterilmelidir.Yasal merciler: Anlaşmazlık durumunda hakemlik yoluna mı gidileceği, yoksa yasal işlemler mi yapılacağı ve kontratın hangi ülkelerin yasalarına göre işlem göreceği belirlenmeli. Genellikle hakeme gitmek, yasal yollardan anlaşmazlığa çözüm getirmekten daha hızlı ve az masraflı bir yöntemdir. Bu yöntemleri seçen taraflar anlaşmazlık konularını ticaret odasının seçeceği hakem heyetine götürmeyi ve onun kararını uygulamayı peşinen anlaşmada belirtmeli. İstanbul Ticaret Odası da bu konuda üyelerine hakemlik hizmeti götürmektedir. Hakem kararları sonra mahkeme kararı ile yasallık kazanmaktadır.
Genel madde: Taraflar kontrata, aralarında gizli veya açık başka bir anlaşma olmadığını ve ilişkilerinin tümünün mevcut anlaşma kapsamına girdiğini belirten bir ‘genel madde’ koymalıdır. Bu ileride taraflardan birinden kaynaklanabilecek anlaşma dışı isteklere engel olacaktır. Distribütörlük seçimi ve anlaşmasıyla ilgili daha ayrıntılı bilgi elde etmek için İGEME’nin ‘Yurtdışında Bir Acente veya Dağıtımcı İle Anlaşabilirsiniz’ başlıklı yayınından da yararlanabilirsiniz.
Kaynak: Uluslararası Pazarlama-Cem Kozluİş Bankası Kültür Yayınları
Yabancı Bir Ülkede Bayi/Distribütör Nasıl Bulunur?
Yurtdışındaki ticaret ataşeliklerimizin elinde Türkiye ve Türk ürünleri ile ilgilenen firmaların listesi olabileceği gibi gerekirse o ülkedeki ticaret odası, ithalatçı birlikleri ve benzeri kuruluşlarla temas edip ilgilenenlerin ihracatçı firma ile ilişki kurmasını sağlayabilirler.
Hedef alınan ülkenin ticaret odası ve bağlı kuruluşları ile doğrudan temas edip üyelerinden ilgilenenler soruşturulabilir. Ayrıca, firma distribütör aradığının ilanını isteyebilir. Çeşitli ticaret odaları hakkında bilgi UNCTAD/GATT’ın yayınladığı World Directory of Industry and Trade Associations (Dünya Sanayi ve Ticaret Birlikleri Rehberi) ve Paris’teki Uluslararası Ticaret Odası’nın bastığı World Yearbook of Chambers of Commerce (Ticaret Odaları Dünya Yıllığı)’den elde edilebilir.
Ülkeye ihracat yapan diğer Türk firmaları eğer ürünleri arasında rekabet yoksa yeni ihracatçıya kendi distribütörleri hakkında bilgi verip onları önerebilirler.
Ticari bankaların yurtdışında şubeleri olanları ve Türkiye’de örgütü olan yabancı bankalar ihracatçıya distribütör olabilecek kuruluşların adlarını verebilirler.
Uluslararası pazarda veya hedef ülkede faaliyet gösteren taşımacılık, sigorta ve reklam firmaları da muhtemel distribütörleri bilebilirler.
İhracatın yapılması planlanan ülkedeki ticaret fuarlarında da muhtemel distribütörlerle tanışmak olanağı doğabilir.
Ürünle ilgili ticari yayınlarda basılacak ilanlar da distribütör bulunmasına yardımcı olabilir. Çeşitli ülkelerin ticaret rehberlerinden de bayi adayları saptanabilir.
Bu rehberlerin ayrıntıları şu yayından elde edilebilir:
Trade Directories of the World
(Dünya Ticaret Rehberleri)
Croner Publications
211/03 Jamaica Avenue, Queens Village
New York, NY 11428, USA
Distribütör adaylarının listesi hazırlandıktan sonra onlarla mektupla ilişki kurulmalı ve firma, ihraç edilecek ürün, firmanın önerdiği çalışma koşulları, fiyat sınırları ayrıntılı bir şekilde anlatılmalıdır. Gönderilecek fotoğraf, broşür ve örnekler de adayların firma hakkında bir yargıya varmasını kolaylaştırır. İlişki kurulan adaylardan olumlu yanıt verenler arasından, distribütör seçmeden önce bunları bir elemeye tabi tutmak ve çeşitli ayrıntıları onlardan istemek gerekir. Son kararı almadan, finale kalan adaylarla ülkelerinde görüşmek yararlı olur. Adaylarda şu üç ‘K’ değerlendirilmelidir:
Karakter
Kapital
Kapasite
İncelenen adayın sermayesi ve kredi olanakları, örgütünün kapsamı ve gücü, piyasadaki ismi, referansları ve çevresi araştırılmalı, ayrıca şu konular incelenmelidir:
İş deneyiminin süresi,
Son yıllardaki büyüme hızı,
Satış personelinin sayısı, deneyimi,
Kaç yıldır firmada oldukları,
Satış bayileri, bayiliğini yaptığı diğer firmalar,
Sattığı diğer ürünler,
Borçları ve alacakları
Mektupla yetinmeyip distribütör adayı ile görüşme yapmanın bir yararı da yazıhanesini, depo ve taşıtlarını incelemeye, yanında çalışanlarla kısa da olsa konuşmaya, onunla birlikte müşteri ziyareti yapmaya olanak vermesi... Kendisine mutlaka, ürünü ne miktarlarda, hangi tür müşterilere ve nasıl satacağını sormalı, alınan yanıtlar da inandırıcı olmalıdır. Distribütörlüğü alabilmek için gerçekçi olmayan vaatlerde bulunan kişi ve firmalardan uzak durulmalıdır.
İhracatçı firma, eski ve büyük bir kuruluşla, ufak ama dinamik ve hızla büyüyen bir diğeri arasında distribütör seçimi yapmak zorunda kalabilir. Büyük distribütörün elinde bir çok mümessillikler/temsilcilikler olduğundan, hele işin başlangıcındaki hacmi ufaksa, yeni bir işin üzerine gerektiği kadar eğilmeyebilir. Ufak ve yeni kurulmuş distribütörden daha fazla çaba beklenebilir. Ancak o da deneyimsizlik nedeniyle verimsiz kalabilir. Demek ki, her iki unsur aynı distribütör adayında yoksa ihracatçı firma isim yapmış distribütör adayı ile heyecanlı aday arasında bir seçim yapacaktır. Firma bu seçimini ürününe göre yapmalı: Pazarlanacak ürün teknik bir ürünse ve geniş bir kadro gerektiriyorsa, piyasada isim yapmış büyük kuruluş distribütör seçilebilir. Ürünü satmak için özel olanaklar değil, ancak heyecan ve çaba gerekiyorsa daha yeni ve kendisini kanıtlamak durumunda olan aday seçilebilir.
Adaylar da distribütörlüğünü yapacakları firmayı tanımak isteyeceklerinden ihracatçı görüşmelerde firmasını ve ürünlerini tanıtmalı ve satmalıdır. Firmanın kapasitesi, üretim teknolojisi, yönetici kadrosu, mali olanakları, diğer müşterileri, ürün özellikleri distribütör adayının merak ettiği konulardır. İhracatçı yazılı olarak ve cazip biçimde bu bilgileri aktarmalıdır ki, karşı kuruluş kendisinin distribütörlüğünü yapmak istesin.
Görüşmeler sonucu distribütörlük için bir firma seçilip, o da bunu kabul ettikten sonra sıra, ihracatçı ile onun dış ülkelerde malının pazarlanmasına yardımcı olacak distribütör arasındaki ilişkileri tanımlayan bayilik/distribütörlük anlaşmasının hazırlanıp imzalanmasına gelir.
Kaynak: Uluslararası Pazarlama-Cem Kozluİş Bankası Kültür Yayınları Bayii
Hedef alınan ülkenin ticaret odası ve bağlı kuruluşları ile doğrudan temas edip üyelerinden ilgilenenler soruşturulabilir. Ayrıca, firma distribütör aradığının ilanını isteyebilir. Çeşitli ticaret odaları hakkında bilgi UNCTAD/GATT’ın yayınladığı World Directory of Industry and Trade Associations (Dünya Sanayi ve Ticaret Birlikleri Rehberi) ve Paris’teki Uluslararası Ticaret Odası’nın bastığı World Yearbook of Chambers of Commerce (Ticaret Odaları Dünya Yıllığı)’den elde edilebilir.
Ülkeye ihracat yapan diğer Türk firmaları eğer ürünleri arasında rekabet yoksa yeni ihracatçıya kendi distribütörleri hakkında bilgi verip onları önerebilirler.
Ticari bankaların yurtdışında şubeleri olanları ve Türkiye’de örgütü olan yabancı bankalar ihracatçıya distribütör olabilecek kuruluşların adlarını verebilirler.
Uluslararası pazarda veya hedef ülkede faaliyet gösteren taşımacılık, sigorta ve reklam firmaları da muhtemel distribütörleri bilebilirler.
İhracatın yapılması planlanan ülkedeki ticaret fuarlarında da muhtemel distribütörlerle tanışmak olanağı doğabilir.
Ürünle ilgili ticari yayınlarda basılacak ilanlar da distribütör bulunmasına yardımcı olabilir. Çeşitli ülkelerin ticaret rehberlerinden de bayi adayları saptanabilir.
Bu rehberlerin ayrıntıları şu yayından elde edilebilir:
Trade Directories of the World
(Dünya Ticaret Rehberleri)
Croner Publications
211/03 Jamaica Avenue, Queens Village
New York, NY 11428, USA
Distribütör adaylarının listesi hazırlandıktan sonra onlarla mektupla ilişki kurulmalı ve firma, ihraç edilecek ürün, firmanın önerdiği çalışma koşulları, fiyat sınırları ayrıntılı bir şekilde anlatılmalıdır. Gönderilecek fotoğraf, broşür ve örnekler de adayların firma hakkında bir yargıya varmasını kolaylaştırır. İlişki kurulan adaylardan olumlu yanıt verenler arasından, distribütör seçmeden önce bunları bir elemeye tabi tutmak ve çeşitli ayrıntıları onlardan istemek gerekir. Son kararı almadan, finale kalan adaylarla ülkelerinde görüşmek yararlı olur. Adaylarda şu üç ‘K’ değerlendirilmelidir:
Karakter
Kapital
Kapasite
İncelenen adayın sermayesi ve kredi olanakları, örgütünün kapsamı ve gücü, piyasadaki ismi, referansları ve çevresi araştırılmalı, ayrıca şu konular incelenmelidir:
İş deneyiminin süresi,
Son yıllardaki büyüme hızı,
Satış personelinin sayısı, deneyimi,
Kaç yıldır firmada oldukları,
Satış bayileri, bayiliğini yaptığı diğer firmalar,
Sattığı diğer ürünler,
Borçları ve alacakları
Mektupla yetinmeyip distribütör adayı ile görüşme yapmanın bir yararı da yazıhanesini, depo ve taşıtlarını incelemeye, yanında çalışanlarla kısa da olsa konuşmaya, onunla birlikte müşteri ziyareti yapmaya olanak vermesi... Kendisine mutlaka, ürünü ne miktarlarda, hangi tür müşterilere ve nasıl satacağını sormalı, alınan yanıtlar da inandırıcı olmalıdır. Distribütörlüğü alabilmek için gerçekçi olmayan vaatlerde bulunan kişi ve firmalardan uzak durulmalıdır.
İhracatçı firma, eski ve büyük bir kuruluşla, ufak ama dinamik ve hızla büyüyen bir diğeri arasında distribütör seçimi yapmak zorunda kalabilir. Büyük distribütörün elinde bir çok mümessillikler/temsilcilikler olduğundan, hele işin başlangıcındaki hacmi ufaksa, yeni bir işin üzerine gerektiği kadar eğilmeyebilir. Ufak ve yeni kurulmuş distribütörden daha fazla çaba beklenebilir. Ancak o da deneyimsizlik nedeniyle verimsiz kalabilir. Demek ki, her iki unsur aynı distribütör adayında yoksa ihracatçı firma isim yapmış distribütör adayı ile heyecanlı aday arasında bir seçim yapacaktır. Firma bu seçimini ürününe göre yapmalı: Pazarlanacak ürün teknik bir ürünse ve geniş bir kadro gerektiriyorsa, piyasada isim yapmış büyük kuruluş distribütör seçilebilir. Ürünü satmak için özel olanaklar değil, ancak heyecan ve çaba gerekiyorsa daha yeni ve kendisini kanıtlamak durumunda olan aday seçilebilir.
Adaylar da distribütörlüğünü yapacakları firmayı tanımak isteyeceklerinden ihracatçı görüşmelerde firmasını ve ürünlerini tanıtmalı ve satmalıdır. Firmanın kapasitesi, üretim teknolojisi, yönetici kadrosu, mali olanakları, diğer müşterileri, ürün özellikleri distribütör adayının merak ettiği konulardır. İhracatçı yazılı olarak ve cazip biçimde bu bilgileri aktarmalıdır ki, karşı kuruluş kendisinin distribütörlüğünü yapmak istesin.
Görüşmeler sonucu distribütörlük için bir firma seçilip, o da bunu kabul ettikten sonra sıra, ihracatçı ile onun dış ülkelerde malının pazarlanmasına yardımcı olacak distribütör arasındaki ilişkileri tanımlayan bayilik/distribütörlük anlaşmasının hazırlanıp imzalanmasına gelir.
Kaynak: Uluslararası Pazarlama-Cem Kozluİş Bankası Kültür Yayınları Bayii
Yeni İhracata Başlayacak Olanların Sakınması...
Yeni İhracata Başlayacak Olanların Sakınması Gereken 15 Hata
1- İhracata Başlamadan Önce Nitelikli Bir İhracat Danışmanlığı Almamak, Ana İhracat Stratejisini Ve Pazarlama Planını GeliştirmemekBaşarılı olmak için öncelikle, gireceğiniz Pazardaki amaçlar, hedefler ve karşılaşılacak zorlukların net bir şekilde belirlenmiş olması gerekir.
Firmaların çoğunda ihracat deneyimi olan personel bulunmadığı için bu konuda dış destek alınması en doğrusudur. Bu dış desteği alabileceğiniz kamu kurumları ve de tam bir profesyonellik içerisinde çalışan İhracat Yönetim Şirketleri bulunmaktadır. Bu firmalardan mutlaka destek alınmalıdır ve şu hiçbir zaman unutulmamalıdır: Aslında size çok büyük şeyler kazandıracak ve riskinizi en aza indirecek bu tür firmalara yapacağınız küçük ödemeler, sizi sonradan çok pahalıya mal olacak yanlışlar yapmaktan kurtaracaktır. Dünyadaki tüm başarılı firmalar bu tür destek firmalarıyla çalışırlar, dolayısıyla onları bir aracı gibi değil, iharacat operasyonlarınızda bir ortak gibi görmelisiniz.
2- Başlangıçtaki Zorlukları Ve Maddi Gereklilikleri Aşmada Üst Yönetimin Yetersiz DesteğiYurt dışındaki bir pazarda varlık sağlayabilmek iç pazardakinden daha fazla zaman gerektirebilir. İç pazarla karşılaştırıldığında uluslararası pazarda sağlam bir yer edinmenin zorlukları ve de uzun zaman alması kimsenin gözünü korkutmamalıdır. Çünkü bu noktada tek düşünülmesi gereken ihracatın uzun dönemli size kazandıracaklarıdır. Çevrenizdeki ihracatını oturtmuş firmalara bir bakın, iç pazardaki durgunluklardan ya da krizlerden etkileniyorlar mı? Doğru yaptığınız taktirde ve oyunu uluslararası kurallara göre oynadığınız sürece ihracat uzun dönemde yaptığınız yatırımın kat kat fazlasını almanızı sağlayacaktır.
3- Yurtdışı Acentaların, Distribütörlerin Veya Temsilcilerin Seçiminde Dikkatli DavranmamakDış pazarlardaki temsilci ya da distribütörünüzü seçmek hayati bir önem taşır. Ülkeler arası iletişim ve iş yapmanın karmaşıklığı, yurt dışındaki temsilcilerinizin yurtiçindekiyle karşılaştırınca daha bağımsız hareket ettiklerini görürsünüz.
Yeni ihracata başlayan bir firmanın geçmişi, tescilli markaları ve söhreti yabancı alıcı açısından bilinmedik olduğu için, yurtdışındaki potansiyel müşteriler dış Pazar temsilcinizin bilinirliğine ve de etkinliğine göre ürün almaktadırlar. Dolayısıyla, yurtdışında sizin için çalışacak bir temsilci seçerken ne kadar etkin çalıştığına ve de dünya çapındaki yaygın dağıtım gücüne çok dikkat etmelisiniz.
4- Bir Veya İki Coğrafi Bölgeye Odaklanıp, Burasını Sağlam Bir Büyüme Yakalayabilmek İçin Temel Olarak Almamak Ve Dünyanın Her Yerinden Gelen Siparişlere Bel BağlamakEğer yurtdışı temsilcilerinizn sizin ürünlerinizi aktiv bir şekilde satmasını bekliyorsanız, bu firmalar iyi bir şekilde ürünlerinizle ilgili eğitilmeli ve desteklenmeli. Bu da bu temsilciyle sürekli iletişim içersinde olmanızı ve neler yaptığını sürekli gözlemlemenizi gerektirir. Bu tür avantajları size sağlayabilecek dünya çapında teşkilatı olan firmalarla çalışırsanız tüm bu işleri çok kolaylaştırmış olur ve ürünlerinize odaklanabilirsiniz. İhracata yeni başlayacaklar çabalarını bir ya da iki bölge yoğunlaştırmalılardır. Ancak bu bölgelerde ciddi ve devam eden bir başarı sağlandıktan sonra yeni pazarlar aranmalıdır.
5- İç Pazarın Yeniden Canlanmasıyla Birlikte İhracat Faaliyetlerinin İhmal EdilmesiBirçok firma iç pazarda kriz veya durgunluk olduğunda yurtdışı pazarlara yönelmeye çalışırken, iç pazarda durumlar düzeldiğinde, yurtdışı pazarlara girmek için yürüttüğü faaliyetleri ihmal ederek ve ikinci sıraya atarak çok büyük bir hata yapıyor. Bu durum hem gerçekleştirilmiş çabalara hem de yurtdışı temsilcilerin motivasyonlarına büyük zarar verir ve iç pazarda yeniden bir durgun olup da dışarıya yönelmeye çalışırsanız işte o zaman size kimse yardım etmeyecektir. İhracat ciddi bir iştir ve hataları çok fazla affetmeyen bir iştir. Kazancı, getirisi çok yüksek olabilir ancak ciddi ve profesyonel çalışmayan firmaların harcı değildir.
6- Uluslararası Pazarlardaki Temsilci, Distribütör Ve Müşterilere İç Pazardakilerle Eşit DavranmamakÇoğu zaman firmalar iç pazardaki reklam, kampanyaları, özel indirimler, satış artırma programları gibi çeşitli tutundurma faaliyetleri yürütürler. Ancak, yurtdışı faaliyetlerde aynı tür faaliyetleri yürütmek istemezler. Bu durum sizin yurtdışı pazarlardaki başarınızı baltalar ve de ihracat yapabilmek için yaptığınız onca emeğin boşa gitmesine neden olur. Yeni pazarlara girerken yüksek kar marjlarından çok ürünün tutundurulması hedeflenmelidir ve dış pazarlarda rekabetin iç pazardakinin onlarca katı daha büyük olduğu unutulmamalıdır.
7- Bir Pazarlama Tekniği Ve Belli Bir Ürünün Bütün Ülkelerde Otomatik Olarak Başarılı Olacağı VarsayımıBütün pazarlar kültür ve gelenek gibi verilebilecek pek çok nedenden dolayı farklılık gösterirler. Eğer Türkiye’de bir ürün çok iyi satıyorsa aynı ürünün aynı yöntemler uygulanarak bütün dış pazarlarda da başarılı olacağı kesinlikle düşünülmemelidir. Belli bir pazarda başarıya ulaşabilmek için mevcut yapılanların tam tersi olabilecek bir radikallikte yöntemlerin uygulanması gerekebilir.
İhracatçı yeterli bir seviyede Pazar araştırması yaparak hangi nitelikte ürünün hangi yollarla pazarlanırsa başarılı olacağını araştırmalı ve en iyi stratejileri belirleyerek doğru yöntemler kullanmalıdır. Bu noktada da dışarıdan bu işi profesyonelce yapan firmalardan destek almak işi büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmemelidir.
8- Başka Ülkelerdeki Düzenlemelere Uygun Olacak Ve Kültürel Tercihlere Cevap Verecek Şekilde Ürünü Değiştirmeye Karşı İsteksiz OlmakYurtdışında da içpazarda olduğu gibi müşteri kraldır; ancak yurtdışındaki daha bir kraldır. Bunun temel nedeni de alternatiflerin çok fazla olmasıdır. Yani siz olmazsanız kendi ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir rakibinizi mutlaka bulacaktır. Dolayısıyla bu gercek hiçbir zaman unutulmamalıdır.
9- Hizmet, Satış Ve Garanti Mesajlarınızı Yabancı Dillerde Bastırıp Ürüne EklememekYurtdışındaki distribütör ya da temsilcinizin üst yönetimi sizinle ingilizce konuşuyor olabilir ancak her satış personeli ingilizce bilecek diye birşey yoktur. Ürünlerinizin satılabilmesi için etkili bir şekilde sunumunun yapılması gerekir ki bu da ancak yurtdışındaki satış ekibinizin ürünü, hizmeti ve garanti şartlarını çok iyi anlamış olmalarıyla olur. Ürününüzle ilgili potansiyel müşterinize verilebilecek yanlış ve eksik mesajlar para kaybetmenize neden olacaktır.
10- Bir İhracat Yönetim Şirketiyle ÇalışmamakEğer bir firma kendi ihracat departmanını kurma maliyetini karşılayamıyorsa ya da denemiş fakat başaramamışsa, anahtar teslimi ihracat alanında uzman profesyonel olarak çalışan İhracat Yönetim Şirketleriyle işbirliği yoluna gitmelidir. Çoğu durumda bu şekilde bir çalışmayı seçmek, hem maliyeti düşük olduğundan hem de riskleri en aza indirdiğinden bir firmanın kendi ihracat departmanı kurmasından daha akıllıcadır. Bir İhracat Yönetim Şirketinin etkin bir şekilde destek olacağı konular şunlardır:
Pazar araştırması, pazarlama ve tutundurma çalışmaları, satış ve dağıtım. Özellikle de yurtdışı teşkilatı geniş uluslararası bir ihracat yönetim şirketiyle çalışırsanız firmanızı on binlerce dolar harcamaktan kurtaracak ve de size çok ciddi bir zaman kazandıracaktır.
11- Ürün İçin Her An Hizmete Hazır Bir Teknik Servis SağlayamamakDistribütör ve potansiyel müşteriler tamir edilemeyen veya bakımı yapılamayan ürünleri tercih etmeyeceklerdir. İhracatçı, ürünün bakımı ve teknik servisi hakkında yeterli bilgiyi sağlamalıdır.
12- Aracı, Temsilci Ya Da Distribütörlerle Çalışırken "Önce Sat, Sonra Kazan" MantığıBazı üreticiler mallarının satılmasını sağlayıp onlara para kazandıracak aracılarla çalışmaya çalışırken önce sat sonra üzerinden pay al mantığı içerisindedirler. Ancak uluslararası pazarlama ve satış iç pazardaki gibi nisbeten kolay ve tekdüze değildir. Pazarlama ve satış faaliyetleri için mutlaka yapılması gereken ön harcamaları ihracatçı karşılamalıdır ve böylece de uluslararası temsilciliğini yapacak firmayı motive ve teşvik etmelidir. Aksi taktirde firmanın malları temsilcisi için ikincil önemde olacaktır ve temsilci yeterince etkin faaliyet gösteremeyecektir. Özellikle İhracat Yönetim Şirketleri bir ihracatçının dış pazarlardaki gözü, kulağı, eli ve ayağıdır. Bu destek şirketleri dış pazarlarda tutunabilmenin öncelikli koşuludur. Bunun temel nedeni ise sizin firmanızın işi üretmektir ve aynı zamanda işin pazarlamasını da ben yapayım derseniz, iş yükünden dolayı etkili sonuçlar alamazsınız. İşi sadece yurtdışında Pazar bulup ürün satmak olan firmalarla çalışmak size büyük bir zaman kazandıracak ve pahalı yanlışlar yapmanızı önleyecektir. Hele bir de bu firmanın yurtdışında yaygın bir pazarlama ve satış ağı varsa ürünlerinizi çok hızlı bir şekilde tüm dünyaya açabilir. Ancak bu tür firmalarla çalışmak için görüşürken talep ettikleri, ön çalışmalar için harcanacak hizmet bedellerinden kaçmamak bir firmanın kısa ve uzun dönemli avantajına olacaktır. Çünkü bu tür firmalar, size kazandıracakları yanında çok küçük kalan hizmet bedellerini ödemezseniz ya sizle çalışmazlar ya da tamam deyip ürünlerinizi ikinci plana atarlar. Hızlı sonuçlar almak istiyorsanız kaz gelecek yerden tavuk esirgememelisiniz.
13- "Benim Malım Çok İyi, İşine Geliyorsa Al" MantığıYurtdışı pazarlarda rekabet çok yüksektir. Büyük ithalatçılar bir malın nerelerde ve kaç liraya satıldığını çok iyi araştırır ve bilirler. Teklif verirken, görüşme yaparken dünyadaki şartları çok iyi değerlendirmek gerekiyor, iç pazarda geçmişte kazandıran “almak isteyen nasılsa gelir, nasip kısmet” gibi bir mantık çok büyük bir hataya düşürür, en önemlisi de size para kaybettirir. Profesyonel düşünmek ve oyunu kurallarına göre oynamak, ihracatın en önemli birinci kuralıdır.
14- "Önce Peşinatı Ver, Sonra Malın Üretimine Geçeyim" Mantığıİhracat işine giriyorsanız belli risklere katlanmak zorundasınız. Her önününüze çıkan potansiyel müşteriye önce paramı ver sonra malı üretip vereyim derseniz hiç mal satamazsınız. Tabii ki, belli bir güven ortamının oluşması için sizin açısınızdan zaman geçmesi gerekir ve her isteyen için de mal üretilmez ya da o risk alınmaz. İhracat operasyonları bir sürü kötü hikayeyle doludur. Ancak, risklerin en aza indirilmesi için pek çok yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemleri öğrenin ve riskleri bu şekilde en aza indirin. Çalışacağınız ihracat yönetim şirketi bu tür bilgileri bilip bilmediğini kontrol edin sizi hep güvence altında tutmasını sağlayın. Bir talebin ya da siparişin ne kadar ciddi olduğunu öğrenmekte, uluslararası bir teşkilata dolayısıyla da Pazar istihbarat sistemine sahip bir ihracat yönetim şirketi size büyük zaman kazandıracak aynı zamanda da para kaybetmenizi önleyecektir.
15- "Ben Büyük Firmayım" Mantığıİç pazarda büyük firma olabilir ve onun kurallarına göre hareket ediyor olabilirsiniz. Ancak dış pazarların çok büyük bir alan olduğunu ve iç pazardakinden onlarca kat fazla değişken ve zorluk olduğunu unutmayın ve her zaman arkanızı, zamanınızı ve paranızı kollayın.
Kaynak: www.ihracatdunyasi.com
1- İhracata Başlamadan Önce Nitelikli Bir İhracat Danışmanlığı Almamak, Ana İhracat Stratejisini Ve Pazarlama Planını GeliştirmemekBaşarılı olmak için öncelikle, gireceğiniz Pazardaki amaçlar, hedefler ve karşılaşılacak zorlukların net bir şekilde belirlenmiş olması gerekir.
Firmaların çoğunda ihracat deneyimi olan personel bulunmadığı için bu konuda dış destek alınması en doğrusudur. Bu dış desteği alabileceğiniz kamu kurumları ve de tam bir profesyonellik içerisinde çalışan İhracat Yönetim Şirketleri bulunmaktadır. Bu firmalardan mutlaka destek alınmalıdır ve şu hiçbir zaman unutulmamalıdır: Aslında size çok büyük şeyler kazandıracak ve riskinizi en aza indirecek bu tür firmalara yapacağınız küçük ödemeler, sizi sonradan çok pahalıya mal olacak yanlışlar yapmaktan kurtaracaktır. Dünyadaki tüm başarılı firmalar bu tür destek firmalarıyla çalışırlar, dolayısıyla onları bir aracı gibi değil, iharacat operasyonlarınızda bir ortak gibi görmelisiniz.
2- Başlangıçtaki Zorlukları Ve Maddi Gereklilikleri Aşmada Üst Yönetimin Yetersiz DesteğiYurt dışındaki bir pazarda varlık sağlayabilmek iç pazardakinden daha fazla zaman gerektirebilir. İç pazarla karşılaştırıldığında uluslararası pazarda sağlam bir yer edinmenin zorlukları ve de uzun zaman alması kimsenin gözünü korkutmamalıdır. Çünkü bu noktada tek düşünülmesi gereken ihracatın uzun dönemli size kazandıracaklarıdır. Çevrenizdeki ihracatını oturtmuş firmalara bir bakın, iç pazardaki durgunluklardan ya da krizlerden etkileniyorlar mı? Doğru yaptığınız taktirde ve oyunu uluslararası kurallara göre oynadığınız sürece ihracat uzun dönemde yaptığınız yatırımın kat kat fazlasını almanızı sağlayacaktır.
3- Yurtdışı Acentaların, Distribütörlerin Veya Temsilcilerin Seçiminde Dikkatli DavranmamakDış pazarlardaki temsilci ya da distribütörünüzü seçmek hayati bir önem taşır. Ülkeler arası iletişim ve iş yapmanın karmaşıklığı, yurt dışındaki temsilcilerinizin yurtiçindekiyle karşılaştırınca daha bağımsız hareket ettiklerini görürsünüz.
Yeni ihracata başlayan bir firmanın geçmişi, tescilli markaları ve söhreti yabancı alıcı açısından bilinmedik olduğu için, yurtdışındaki potansiyel müşteriler dış Pazar temsilcinizin bilinirliğine ve de etkinliğine göre ürün almaktadırlar. Dolayısıyla, yurtdışında sizin için çalışacak bir temsilci seçerken ne kadar etkin çalıştığına ve de dünya çapındaki yaygın dağıtım gücüne çok dikkat etmelisiniz.
4- Bir Veya İki Coğrafi Bölgeye Odaklanıp, Burasını Sağlam Bir Büyüme Yakalayabilmek İçin Temel Olarak Almamak Ve Dünyanın Her Yerinden Gelen Siparişlere Bel BağlamakEğer yurtdışı temsilcilerinizn sizin ürünlerinizi aktiv bir şekilde satmasını bekliyorsanız, bu firmalar iyi bir şekilde ürünlerinizle ilgili eğitilmeli ve desteklenmeli. Bu da bu temsilciyle sürekli iletişim içersinde olmanızı ve neler yaptığını sürekli gözlemlemenizi gerektirir. Bu tür avantajları size sağlayabilecek dünya çapında teşkilatı olan firmalarla çalışırsanız tüm bu işleri çok kolaylaştırmış olur ve ürünlerinize odaklanabilirsiniz. İhracata yeni başlayacaklar çabalarını bir ya da iki bölge yoğunlaştırmalılardır. Ancak bu bölgelerde ciddi ve devam eden bir başarı sağlandıktan sonra yeni pazarlar aranmalıdır.
5- İç Pazarın Yeniden Canlanmasıyla Birlikte İhracat Faaliyetlerinin İhmal EdilmesiBirçok firma iç pazarda kriz veya durgunluk olduğunda yurtdışı pazarlara yönelmeye çalışırken, iç pazarda durumlar düzeldiğinde, yurtdışı pazarlara girmek için yürüttüğü faaliyetleri ihmal ederek ve ikinci sıraya atarak çok büyük bir hata yapıyor. Bu durum hem gerçekleştirilmiş çabalara hem de yurtdışı temsilcilerin motivasyonlarına büyük zarar verir ve iç pazarda yeniden bir durgun olup da dışarıya yönelmeye çalışırsanız işte o zaman size kimse yardım etmeyecektir. İhracat ciddi bir iştir ve hataları çok fazla affetmeyen bir iştir. Kazancı, getirisi çok yüksek olabilir ancak ciddi ve profesyonel çalışmayan firmaların harcı değildir.
6- Uluslararası Pazarlardaki Temsilci, Distribütör Ve Müşterilere İç Pazardakilerle Eşit DavranmamakÇoğu zaman firmalar iç pazardaki reklam, kampanyaları, özel indirimler, satış artırma programları gibi çeşitli tutundurma faaliyetleri yürütürler. Ancak, yurtdışı faaliyetlerde aynı tür faaliyetleri yürütmek istemezler. Bu durum sizin yurtdışı pazarlardaki başarınızı baltalar ve de ihracat yapabilmek için yaptığınız onca emeğin boşa gitmesine neden olur. Yeni pazarlara girerken yüksek kar marjlarından çok ürünün tutundurulması hedeflenmelidir ve dış pazarlarda rekabetin iç pazardakinin onlarca katı daha büyük olduğu unutulmamalıdır.
7- Bir Pazarlama Tekniği Ve Belli Bir Ürünün Bütün Ülkelerde Otomatik Olarak Başarılı Olacağı VarsayımıBütün pazarlar kültür ve gelenek gibi verilebilecek pek çok nedenden dolayı farklılık gösterirler. Eğer Türkiye’de bir ürün çok iyi satıyorsa aynı ürünün aynı yöntemler uygulanarak bütün dış pazarlarda da başarılı olacağı kesinlikle düşünülmemelidir. Belli bir pazarda başarıya ulaşabilmek için mevcut yapılanların tam tersi olabilecek bir radikallikte yöntemlerin uygulanması gerekebilir.
İhracatçı yeterli bir seviyede Pazar araştırması yaparak hangi nitelikte ürünün hangi yollarla pazarlanırsa başarılı olacağını araştırmalı ve en iyi stratejileri belirleyerek doğru yöntemler kullanmalıdır. Bu noktada da dışarıdan bu işi profesyonelce yapan firmalardan destek almak işi büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmemelidir.
8- Başka Ülkelerdeki Düzenlemelere Uygun Olacak Ve Kültürel Tercihlere Cevap Verecek Şekilde Ürünü Değiştirmeye Karşı İsteksiz OlmakYurtdışında da içpazarda olduğu gibi müşteri kraldır; ancak yurtdışındaki daha bir kraldır. Bunun temel nedeni de alternatiflerin çok fazla olmasıdır. Yani siz olmazsanız kendi ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir rakibinizi mutlaka bulacaktır. Dolayısıyla bu gercek hiçbir zaman unutulmamalıdır.
9- Hizmet, Satış Ve Garanti Mesajlarınızı Yabancı Dillerde Bastırıp Ürüne EklememekYurtdışındaki distribütör ya da temsilcinizin üst yönetimi sizinle ingilizce konuşuyor olabilir ancak her satış personeli ingilizce bilecek diye birşey yoktur. Ürünlerinizin satılabilmesi için etkili bir şekilde sunumunun yapılması gerekir ki bu da ancak yurtdışındaki satış ekibinizin ürünü, hizmeti ve garanti şartlarını çok iyi anlamış olmalarıyla olur. Ürününüzle ilgili potansiyel müşterinize verilebilecek yanlış ve eksik mesajlar para kaybetmenize neden olacaktır.
10- Bir İhracat Yönetim Şirketiyle ÇalışmamakEğer bir firma kendi ihracat departmanını kurma maliyetini karşılayamıyorsa ya da denemiş fakat başaramamışsa, anahtar teslimi ihracat alanında uzman profesyonel olarak çalışan İhracat Yönetim Şirketleriyle işbirliği yoluna gitmelidir. Çoğu durumda bu şekilde bir çalışmayı seçmek, hem maliyeti düşük olduğundan hem de riskleri en aza indirdiğinden bir firmanın kendi ihracat departmanı kurmasından daha akıllıcadır. Bir İhracat Yönetim Şirketinin etkin bir şekilde destek olacağı konular şunlardır:
Pazar araştırması, pazarlama ve tutundurma çalışmaları, satış ve dağıtım. Özellikle de yurtdışı teşkilatı geniş uluslararası bir ihracat yönetim şirketiyle çalışırsanız firmanızı on binlerce dolar harcamaktan kurtaracak ve de size çok ciddi bir zaman kazandıracaktır.
11- Ürün İçin Her An Hizmete Hazır Bir Teknik Servis SağlayamamakDistribütör ve potansiyel müşteriler tamir edilemeyen veya bakımı yapılamayan ürünleri tercih etmeyeceklerdir. İhracatçı, ürünün bakımı ve teknik servisi hakkında yeterli bilgiyi sağlamalıdır.
12- Aracı, Temsilci Ya Da Distribütörlerle Çalışırken "Önce Sat, Sonra Kazan" MantığıBazı üreticiler mallarının satılmasını sağlayıp onlara para kazandıracak aracılarla çalışmaya çalışırken önce sat sonra üzerinden pay al mantığı içerisindedirler. Ancak uluslararası pazarlama ve satış iç pazardaki gibi nisbeten kolay ve tekdüze değildir. Pazarlama ve satış faaliyetleri için mutlaka yapılması gereken ön harcamaları ihracatçı karşılamalıdır ve böylece de uluslararası temsilciliğini yapacak firmayı motive ve teşvik etmelidir. Aksi taktirde firmanın malları temsilcisi için ikincil önemde olacaktır ve temsilci yeterince etkin faaliyet gösteremeyecektir. Özellikle İhracat Yönetim Şirketleri bir ihracatçının dış pazarlardaki gözü, kulağı, eli ve ayağıdır. Bu destek şirketleri dış pazarlarda tutunabilmenin öncelikli koşuludur. Bunun temel nedeni ise sizin firmanızın işi üretmektir ve aynı zamanda işin pazarlamasını da ben yapayım derseniz, iş yükünden dolayı etkili sonuçlar alamazsınız. İşi sadece yurtdışında Pazar bulup ürün satmak olan firmalarla çalışmak size büyük bir zaman kazandıracak ve pahalı yanlışlar yapmanızı önleyecektir. Hele bir de bu firmanın yurtdışında yaygın bir pazarlama ve satış ağı varsa ürünlerinizi çok hızlı bir şekilde tüm dünyaya açabilir. Ancak bu tür firmalarla çalışmak için görüşürken talep ettikleri, ön çalışmalar için harcanacak hizmet bedellerinden kaçmamak bir firmanın kısa ve uzun dönemli avantajına olacaktır. Çünkü bu tür firmalar, size kazandıracakları yanında çok küçük kalan hizmet bedellerini ödemezseniz ya sizle çalışmazlar ya da tamam deyip ürünlerinizi ikinci plana atarlar. Hızlı sonuçlar almak istiyorsanız kaz gelecek yerden tavuk esirgememelisiniz.
13- "Benim Malım Çok İyi, İşine Geliyorsa Al" MantığıYurtdışı pazarlarda rekabet çok yüksektir. Büyük ithalatçılar bir malın nerelerde ve kaç liraya satıldığını çok iyi araştırır ve bilirler. Teklif verirken, görüşme yaparken dünyadaki şartları çok iyi değerlendirmek gerekiyor, iç pazarda geçmişte kazandıran “almak isteyen nasılsa gelir, nasip kısmet” gibi bir mantık çok büyük bir hataya düşürür, en önemlisi de size para kaybettirir. Profesyonel düşünmek ve oyunu kurallarına göre oynamak, ihracatın en önemli birinci kuralıdır.
14- "Önce Peşinatı Ver, Sonra Malın Üretimine Geçeyim" Mantığıİhracat işine giriyorsanız belli risklere katlanmak zorundasınız. Her önününüze çıkan potansiyel müşteriye önce paramı ver sonra malı üretip vereyim derseniz hiç mal satamazsınız. Tabii ki, belli bir güven ortamının oluşması için sizin açısınızdan zaman geçmesi gerekir ve her isteyen için de mal üretilmez ya da o risk alınmaz. İhracat operasyonları bir sürü kötü hikayeyle doludur. Ancak, risklerin en aza indirilmesi için pek çok yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemleri öğrenin ve riskleri bu şekilde en aza indirin. Çalışacağınız ihracat yönetim şirketi bu tür bilgileri bilip bilmediğini kontrol edin sizi hep güvence altında tutmasını sağlayın. Bir talebin ya da siparişin ne kadar ciddi olduğunu öğrenmekte, uluslararası bir teşkilata dolayısıyla da Pazar istihbarat sistemine sahip bir ihracat yönetim şirketi size büyük zaman kazandıracak aynı zamanda da para kaybetmenizi önleyecektir.
15- "Ben Büyük Firmayım" Mantığıİç pazarda büyük firma olabilir ve onun kurallarına göre hareket ediyor olabilirsiniz. Ancak dış pazarların çok büyük bir alan olduğunu ve iç pazardakinden onlarca kat fazla değişken ve zorluk olduğunu unutmayın ve her zaman arkanızı, zamanınızı ve paranızı kollayın.
Kaynak: www.ihracatdunyasi.com
17 Eylül 2007 Pazartesi
Kalkan is the new “hot spot” to invest in Turkey.
Kalkan is the new “hot spot” to invest in Turkey. It is rapidly becoming a place for sophisticates seeking authentic Turkish culture and tradition within a country that is being highly promoted by its Government as a tourist destination.“The Turkish Government is providing unparalleled publicity for its emerging country appreciating that its warm, clear waters, beautiful countryside and easy access from the UK is a whole new experience for holiday makers and in turn homeowners”, says Robert Nixon, Director - Nirvana International.“Kalkan is exceptional because it is becoming a niche market. There is very little land available for new build, in this starkly beautiful part of the coastline which in itself makes it desirable. In addition the beautiful marina draws in a certain calibre of owner. Add to this the unprecedented rate of increase in value of properties in the region and soon Kalkan could become the new Marbella but in a smaller, more chic sort of way.”Certainly the properties being built in the area are of an exceedingly high calibre such as Villa Superior which sits in the hills with spectacular views of the shimmering sea.Just 250metres from the beach, the property benefits from three bedrooms and three en suite bathrooms, open plan kitchen and lounge plus sun terrace, kitchen and private infinity pool. The view is spectacular.The property is finished to the highest standards and has an open fireplace, stone bathroom vanity tops, marble floors and granite work surfaces in the kitchen..Kalkan resort is within easy reach and offers quality seafood restaurants, local bars, boutiques and an overall ambience of quiet sophistication. There is a small, select beach a little further along the coast. This is not an area of conurbation and the lay of the land makes this highly unlikely in the future. This is an area of wooded hillsides dotted with pretty abodes.Concluded Robert, “ Turkey has much to offer for all tastes. This particular area is rather special and yet even this luxury villa is still under £400,000. Rental in the high season would be around £2000 per week.”With property values in Turkey showing an increase of 40% in the last two years there is much to be said in owning a property and an investment in this area. The Turkish Government are keen to support growth and by building new roads and motorways and increasing the number of chartered flights, have opened up an exciting new area for the British who increasingly continue to move abroad for a totally different way of life.For further information, visit nirvanainternational.com
Petrol yıl sonu 85 doları aşacak...
Uluslararası yatırım danışmanlık ve bankacılık şirketi Goldman Sachs, petrolün varil fiyatının yıl sonuna dek 85 doları aşacağını tahmin ediyor.Uluslararası piyasalarda petrolün varil fiyatının geçen cuma günü bir ara yeni bir rekor olan 80,36 doları bulmasının ardından, daha önce yıl sonu fiyatının 72 dolar civarında olacağını ön gören Goldman Sachs tahminini yukarı çekti.Goldman Sachs'ın açıklamasında, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) geçen hafta günlük üretimini 500 bin varil artırma kararının talebi soğutmaya yetmeyeceği, yıl sonuna dek 85 doları aşması beklenen petrolün varil fiyatının 90 doları bile bulabileceği belirtildi.Banka, gelecek yıl için ortalama 85 dolar olması beklenen petrol varil fiyatının yıl sonunda 95 dolara ulaşacağı tahmininde de bulundu.Uluslararası piyasalarda cuma günü 80,36 dolara kadar çıktıktan sonra 99 sent azalışla 79,10 dolarda kapanan ABD hafif petrolünün varil fiyatı ise bugünkü kar gerçekleştirmeleri nedeniyle cuma kapanışına göre 75 sent gerileyip 78,35 dolardan işlem görüyor.
AA
17.09.2007
AA
17.09.2007
İngilizler parasının derdine düştü, bankalara hücum
İngiltere'nin en büyük kredi sağlayıcı bankalarından biri olan Northern Rock'ın zor duruma düşmesi, İngilizleri korkuttu. İngilizler banka önlerinde uzun kuyruklar oluşturup paralarını çekmeye çalışıyor.
İngiltere'den çarpıcı banka manzaraları
Özellikle yaşlıların banka önlerinde beklediği dikkat çekerken, İngiltere Hazine Bakanı Alistair Darling açıklamaları da tansiyonu düşürmeye yetmedi. Bakan, mudilere "paranız güvencede" açıklamasını yapmasına karşın batık korkusu daha etkili oldu.
Sadece Northern Rock'tan birkaç günde çekilen para 4 milyar dolara ulaştı. Diğer bankalara da yayılan tedirginlikle bu rakamın daha da tırmanabileceği belirtiliyor. İngiliz vatandaşlarının banka önlerinde oluşturduğu uzun kuyruklar bazı şubelerde 50 metreye kadar ulaşıyor.
17.09.2007 Hurriyet
İngiltere'den çarpıcı banka manzaraları
Özellikle yaşlıların banka önlerinde beklediği dikkat çekerken, İngiltere Hazine Bakanı Alistair Darling açıklamaları da tansiyonu düşürmeye yetmedi. Bakan, mudilere "paranız güvencede" açıklamasını yapmasına karşın batık korkusu daha etkili oldu.
Sadece Northern Rock'tan birkaç günde çekilen para 4 milyar dolara ulaştı. Diğer bankalara da yayılan tedirginlikle bu rakamın daha da tırmanabileceği belirtiliyor. İngiliz vatandaşlarının banka önlerinde oluşturduğu uzun kuyruklar bazı şubelerde 50 metreye kadar ulaşıyor.
17.09.2007 Hurriyet
13 Eylül 2007 Perşembe
Dış Ticaret İstatistikleri-Temmuz
Dış Ticaret (Yıllık-Dönemsel)
Dış Ticaret Değerleri - Yıllık ve Aylık Gerçekleşmeler
Uluslararası Standart Sanayi Sınıflamasına Göre Dış Ticaret
Ülke Grublarına Göre İhracat
Ülke Grublarına Göre İthalat
İhracat İlk 40 Ülke
İthalat İlk 40 Ülke
İhracatımızda İlk 20 Fasıl
İthalatımızda İlk 20 Fasıl
İthalatın Bec İtibariyle Dağılımı
Bölgelere Göre Dış Ticaret
İllere Göre İhracat
İllere Göre İthalat
Dış Ticaret Değerleri - Yıllık ve Aylık Gerçekleşmeler
Uluslararası Standart Sanayi Sınıflamasına Göre Dış Ticaret
Ülke Grublarına Göre İhracat
Ülke Grublarına Göre İthalat
İhracat İlk 40 Ülke
İthalat İlk 40 Ülke
İhracatımızda İlk 20 Fasıl
İthalatımızda İlk 20 Fasıl
İthalatın Bec İtibariyle Dağılımı
Bölgelere Göre Dış Ticaret
İllere Göre İhracat
İllere Göre İthalat
Kıskançlığa greyfurt, nezleye okaliptus
Kıskançlığa greyfurt, nezleye okaliptus
Aromatik yağlar, stresi azaltıyor, huzur verip gerginlikten uzaklaştırıyor. Ayrıca mide, kolit, ağrılar, romatizma, cilt sorunları ve astım tedavisinde de bu yağlar kullanılıyor
HATİCE YAŞAR (Arşivi)Yastığınıza, banyo suyunuza damlattığınız, masaj yaparken kullandığınız yağlar şifa veriyor. Yöntemin adı aromaterapi. Bu aromatik yağların sakinleştirici, gerginliği giderici, hafıza kaybını azaltıcı etkileri var. Evdeki negatif enerjiyi atmak için greyfurt uçucu yağı, tartışmaları ve nezleyi önlemek için okaliptus. Aromaterapi uzmanı Aynur Gedik, neşeyi artırmak için portakal yağı, huzur ve ruhani koruma için de ıtır çiçeğinden faydalanılabileceğini söylüyor. Aromaterapi nedir? Çok yönlü iyileştirme sanatıdır. Bitkisel aroma yağlarıyla vücuda sağlık, zihninize denge sağlayıcı, ruhsal olarak enerjimizi dengeleyici terapi uygulama yöntemidir. Aromaterapide kullanılan yağlar, bitkilerin kök, çiçek, yaprak vb. bölümlerinden elde edilen saf uçucu yağlardır. Bitkilerin içinde bulunan uçuçu yağlarını terapi amaçlı kullanmaktır. Kelime aroma olmasına ve çoğunlukla 'kokuyla iyileştirme' veya 'iyi hissetme' anlaşılmasına rağmen aslında 'herbal terapi' uzantısı olan farklı bir tamamlayıcı tıp dalıdır. Uçucu yağlar cilt tarafından vücuda emilir, nefes yoluyla akciğere ulaşır. Genel olarak stresi gidermek, vücudu canlandırıp toksinlerden arındırmak, çeşitli vücut rahatsızlıklarını gidermek için kullanılır.
Kanser hastalarını yatıştırıyor Aromaterapi uzmanları aromatik uçucu yağların çeşitli metotlarla kullanılmasını önerir. Nefes yoluyla buğu ve aromatik lamba vb. yöntemler, yastık ucuna birkaç damla sürme, aromaterapi masaj, mendil ile gün içinde koklama vb. yöntemler bulunur. En etkili yöntem fiziksel rahatsızlıklarda masaj, banyo suları veya hafifleterek vücuda sürme, zihinsel etki için sürekli o aromatik ortamda bulunmadır. Aromatik yağların sakinleştirme, canlandırma, uyandırma, refleks başlatma, reaksiyon güçlendirme, gerginliği giderme, genel olarak iyi hissettirme, kronik yorgunluğu giderme, hafıza kaybını azaltma, sigarayı bırakma, ameliyat sonrası kusma ve yorgunluk halini giderme, nörolojik zayıflığı güçlendirme, doğuma yakın gerginliği azaltma, genel ağrıyı giderme etkisi var. İngiltere ve Amerika'da kanser hastalarını yatıştırıcı ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak, mide bulantısı veya stresi gidermek için sigorta tarafından kabul edilen aromaterapi seansları doktor tarafından önerilir. Etkileri kanıtlanmamış olmasına rağmen HIV'li çocuk hastanelerinde veya terminal ölümcül rahatsızlıklarda, zihinsel sorunlar için hastanelerde aromaterapi seanslarıyla başarı elde edildiğini gösteren deneyimler var. Hangi durumlarda, hastalıklarda aromaterapi kullanılabilir? Aslında aromaterapi bir yaşam biçimi. Rahatsızlık döneminde, banyo sularında stres giderici, cildi güzelleştirici olarak kullanılabilir. Örneğin aşırı kavgacı bir yapınız var, kendinizi kontrol edemiyorsunuz veya çok kırılgansınız, çabuk üzülüyorsunuz. Aromaterapiden yararlanabilirsiniz. Özellikle fiziksel rahatsızlıklarda, örneğin mikrop öldürücü, ödem giderici iltihap azaltıcı, spazm çözücü etkilerinden dolayı baş ağrısını veya adale ağrısını dindirebilir, romatizmal ağrıyı azaltabilir, şiş el ve ayakları yumuşatabilir, aynı anda sedef veya egzamayı iyileştirebilirsiniz. Evin enerjisini korumak, evin içinde kavga enerjisini azaltmak, eve yabancı kişiler girdiğinde kıskançlık veya aşırı gürültü sonrası evin tekrar huzurlu olmasını sağlayamak için yararlanılabilir. Negatif enerjinin veya kıskançlık enerjisinin ev içine yayılmasını engellemek için misafir öncesi kışın kaloriferler üzerine yerleştirilen bir kâse su içine damlatılmış 10 damla greyfrut uçucu yağı bu enerjiyi emer. Aile içinde huzursuzluğu gidermek için oturma odalarında yerleştirlilen bir kâse içine 10 damla okaliptus yağı kullanılabilir. Nezle döneminde kaynatılmış soğutulmuş suyu bir spreyli şişe içine 15 damla okaliptus, 15 damla ıtır, 15 damla portakal yağı ekleyip havaya spreylerseniz evin içindeki mikrobu önleyerek nezle olma ihtimalinizi azaltırsınız. Neşe enerjisini portakal yağı ile yükseltirsiniz. Itır çiceği evin içinde huzur olmasını ve ruhani bir koruma sağlar. Hangi yağlar ne için kullanılır? Evi canlandırma: Sedir, çam, kuşdili. Uyku düzenleyici: Papatya, lavanta. Romantik atmosfer: Itır, portakal. Zihinsel yorgunluk giderici yağlar: Lavanta, İngiliz nanesi, kuşdili. Stres ve üzüntüyü giderici yağlar: Bergamot, neroli, papatya, lavanta, sandalağacı
Duyguları dengeleyici yağlar Bergamot: Ruhsal ve bedensel denge. Yasemin: Arzularımızı dengeler. Havuç yağı: Duru görüşü güçlendirir. Kır papatyası: Kabullenme gücümüzü güçlendirir, içsel kavgayı sakinleştirir. Misk adaçayı: Zihinsel açıklık verir, olayları olduğu gibi görmemizi güçlendirir. Renkli ve mutlu rüya görmeyi sağlar. Kişniş: Cesaret ve kendine güveni artırır. Fenol: Kendini ifade etmeyi artırıcı. Zencefil: Duygusal ve bedensel denge. Limon: Duyguları ferahlatır. Kananga: Afrodizyak etkisi sağlar Aromaterapinin özellikle etkili olduğu alanlar nelerdir? Mide rahatsızlıkları, kolit, gaz, hazımsızlık, ağrı, iç ve dış apseler, cilt rahatsızlıkları, alerjiler, astım, iştahsızlık ilk akla gelenler... * * * * *
Itır rahat uyutur, zencefil başarıyı artırır Gündelik hayatımızda da bitki ve yağlardan faydalanabilir miyiz? Ev için kendimize doğal, sağlıklı oda spreyi hazırlayabiliriz. Mikrop öldürmek veya böcekleri engellemek için hintdefnesi, lavanta, okaliptus kullanabiliriz. Yastığımıza papatya veya ıtır damlatıp rahat bir uykuya dalabilir; sivrisinek ısırmasına karşı vücudumuza citronella veya limon sürüp rahat bir uyku çekebiliriz. Ayrıca temizleme suyuna hintdefnesi, lavanta damlatıp evi silerken mikropların ölmesini, aynı anda evin güzel kokmasını sağlayabiliriz. Başımız ağırdığında papatya yağını hafifçe şakaklarımıza ve ensemize sürerek ağrıyı dindirebiliriz. Doğru organik yağları seçip yemeklerde kullanabiliriz (sırf gıda için hazırlanmış yağ olmalı).
Kepeğe çözüm Şampuanımıza biberiye ve hintdefnesi ekleyip kepeğe karşı koruma sağlayabiliriz. Sinirimiz bozukken papatya veya gülyağıyla masaj uygulayıp ya da boynumuza, burnumuza sürüp sakinleşebiliriz. Elbiselerin güzel kokması ve küfe karşı korunması için bir pamuk üzerine hintdefnesi, hintsümbülünü gardıroplara koyabiliriz. Kalorifer veya şömineye arzu ettiğimiz yağdan birkaç damla bir kâse içinde suya döküp bütün evin güzel kokmasını sağlayabiliriz. Ders çalışırken veya dikkatimizi toplamak için limon fesleğen, bergamot kullanabiliriz. Evde çocukların kendine güvenini artırmak için odalarında zencefil, greyfrut, yasemin gibi yağları spreyliyebilir veya koloriferlerin üzerine koyabiliriz. Hafızamızı güçlendirmek için biberiye, fesleğen ve kekik kullanabiliriz. Unutkanlığa karşı ise limon, karabiber kullanabiliriz.
Radikal
Aromatik yağlar, stresi azaltıyor, huzur verip gerginlikten uzaklaştırıyor. Ayrıca mide, kolit, ağrılar, romatizma, cilt sorunları ve astım tedavisinde de bu yağlar kullanılıyor
HATİCE YAŞAR (Arşivi)Yastığınıza, banyo suyunuza damlattığınız, masaj yaparken kullandığınız yağlar şifa veriyor. Yöntemin adı aromaterapi. Bu aromatik yağların sakinleştirici, gerginliği giderici, hafıza kaybını azaltıcı etkileri var. Evdeki negatif enerjiyi atmak için greyfurt uçucu yağı, tartışmaları ve nezleyi önlemek için okaliptus. Aromaterapi uzmanı Aynur Gedik, neşeyi artırmak için portakal yağı, huzur ve ruhani koruma için de ıtır çiçeğinden faydalanılabileceğini söylüyor. Aromaterapi nedir? Çok yönlü iyileştirme sanatıdır. Bitkisel aroma yağlarıyla vücuda sağlık, zihninize denge sağlayıcı, ruhsal olarak enerjimizi dengeleyici terapi uygulama yöntemidir. Aromaterapide kullanılan yağlar, bitkilerin kök, çiçek, yaprak vb. bölümlerinden elde edilen saf uçucu yağlardır. Bitkilerin içinde bulunan uçuçu yağlarını terapi amaçlı kullanmaktır. Kelime aroma olmasına ve çoğunlukla 'kokuyla iyileştirme' veya 'iyi hissetme' anlaşılmasına rağmen aslında 'herbal terapi' uzantısı olan farklı bir tamamlayıcı tıp dalıdır. Uçucu yağlar cilt tarafından vücuda emilir, nefes yoluyla akciğere ulaşır. Genel olarak stresi gidermek, vücudu canlandırıp toksinlerden arındırmak, çeşitli vücut rahatsızlıklarını gidermek için kullanılır.
Kanser hastalarını yatıştırıyor Aromaterapi uzmanları aromatik uçucu yağların çeşitli metotlarla kullanılmasını önerir. Nefes yoluyla buğu ve aromatik lamba vb. yöntemler, yastık ucuna birkaç damla sürme, aromaterapi masaj, mendil ile gün içinde koklama vb. yöntemler bulunur. En etkili yöntem fiziksel rahatsızlıklarda masaj, banyo suları veya hafifleterek vücuda sürme, zihinsel etki için sürekli o aromatik ortamda bulunmadır. Aromatik yağların sakinleştirme, canlandırma, uyandırma, refleks başlatma, reaksiyon güçlendirme, gerginliği giderme, genel olarak iyi hissettirme, kronik yorgunluğu giderme, hafıza kaybını azaltma, sigarayı bırakma, ameliyat sonrası kusma ve yorgunluk halini giderme, nörolojik zayıflığı güçlendirme, doğuma yakın gerginliği azaltma, genel ağrıyı giderme etkisi var. İngiltere ve Amerika'da kanser hastalarını yatıştırıcı ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak, mide bulantısı veya stresi gidermek için sigorta tarafından kabul edilen aromaterapi seansları doktor tarafından önerilir. Etkileri kanıtlanmamış olmasına rağmen HIV'li çocuk hastanelerinde veya terminal ölümcül rahatsızlıklarda, zihinsel sorunlar için hastanelerde aromaterapi seanslarıyla başarı elde edildiğini gösteren deneyimler var. Hangi durumlarda, hastalıklarda aromaterapi kullanılabilir? Aslında aromaterapi bir yaşam biçimi. Rahatsızlık döneminde, banyo sularında stres giderici, cildi güzelleştirici olarak kullanılabilir. Örneğin aşırı kavgacı bir yapınız var, kendinizi kontrol edemiyorsunuz veya çok kırılgansınız, çabuk üzülüyorsunuz. Aromaterapiden yararlanabilirsiniz. Özellikle fiziksel rahatsızlıklarda, örneğin mikrop öldürücü, ödem giderici iltihap azaltıcı, spazm çözücü etkilerinden dolayı baş ağrısını veya adale ağrısını dindirebilir, romatizmal ağrıyı azaltabilir, şiş el ve ayakları yumuşatabilir, aynı anda sedef veya egzamayı iyileştirebilirsiniz. Evin enerjisini korumak, evin içinde kavga enerjisini azaltmak, eve yabancı kişiler girdiğinde kıskançlık veya aşırı gürültü sonrası evin tekrar huzurlu olmasını sağlayamak için yararlanılabilir. Negatif enerjinin veya kıskançlık enerjisinin ev içine yayılmasını engellemek için misafir öncesi kışın kaloriferler üzerine yerleştirilen bir kâse su içine damlatılmış 10 damla greyfrut uçucu yağı bu enerjiyi emer. Aile içinde huzursuzluğu gidermek için oturma odalarında yerleştirlilen bir kâse içine 10 damla okaliptus yağı kullanılabilir. Nezle döneminde kaynatılmış soğutulmuş suyu bir spreyli şişe içine 15 damla okaliptus, 15 damla ıtır, 15 damla portakal yağı ekleyip havaya spreylerseniz evin içindeki mikrobu önleyerek nezle olma ihtimalinizi azaltırsınız. Neşe enerjisini portakal yağı ile yükseltirsiniz. Itır çiceği evin içinde huzur olmasını ve ruhani bir koruma sağlar. Hangi yağlar ne için kullanılır? Evi canlandırma: Sedir, çam, kuşdili. Uyku düzenleyici: Papatya, lavanta. Romantik atmosfer: Itır, portakal. Zihinsel yorgunluk giderici yağlar: Lavanta, İngiliz nanesi, kuşdili. Stres ve üzüntüyü giderici yağlar: Bergamot, neroli, papatya, lavanta, sandalağacı
Duyguları dengeleyici yağlar Bergamot: Ruhsal ve bedensel denge. Yasemin: Arzularımızı dengeler. Havuç yağı: Duru görüşü güçlendirir. Kır papatyası: Kabullenme gücümüzü güçlendirir, içsel kavgayı sakinleştirir. Misk adaçayı: Zihinsel açıklık verir, olayları olduğu gibi görmemizi güçlendirir. Renkli ve mutlu rüya görmeyi sağlar. Kişniş: Cesaret ve kendine güveni artırır. Fenol: Kendini ifade etmeyi artırıcı. Zencefil: Duygusal ve bedensel denge. Limon: Duyguları ferahlatır. Kananga: Afrodizyak etkisi sağlar Aromaterapinin özellikle etkili olduğu alanlar nelerdir? Mide rahatsızlıkları, kolit, gaz, hazımsızlık, ağrı, iç ve dış apseler, cilt rahatsızlıkları, alerjiler, astım, iştahsızlık ilk akla gelenler... * * * * *
Itır rahat uyutur, zencefil başarıyı artırır Gündelik hayatımızda da bitki ve yağlardan faydalanabilir miyiz? Ev için kendimize doğal, sağlıklı oda spreyi hazırlayabiliriz. Mikrop öldürmek veya böcekleri engellemek için hintdefnesi, lavanta, okaliptus kullanabiliriz. Yastığımıza papatya veya ıtır damlatıp rahat bir uykuya dalabilir; sivrisinek ısırmasına karşı vücudumuza citronella veya limon sürüp rahat bir uyku çekebiliriz. Ayrıca temizleme suyuna hintdefnesi, lavanta damlatıp evi silerken mikropların ölmesini, aynı anda evin güzel kokmasını sağlayabiliriz. Başımız ağırdığında papatya yağını hafifçe şakaklarımıza ve ensemize sürerek ağrıyı dindirebiliriz. Doğru organik yağları seçip yemeklerde kullanabiliriz (sırf gıda için hazırlanmış yağ olmalı).
Kepeğe çözüm Şampuanımıza biberiye ve hintdefnesi ekleyip kepeğe karşı koruma sağlayabiliriz. Sinirimiz bozukken papatya veya gülyağıyla masaj uygulayıp ya da boynumuza, burnumuza sürüp sakinleşebiliriz. Elbiselerin güzel kokması ve küfe karşı korunması için bir pamuk üzerine hintdefnesi, hintsümbülünü gardıroplara koyabiliriz. Kalorifer veya şömineye arzu ettiğimiz yağdan birkaç damla bir kâse içinde suya döküp bütün evin güzel kokmasını sağlayabiliriz. Ders çalışırken veya dikkatimizi toplamak için limon fesleğen, bergamot kullanabiliriz. Evde çocukların kendine güvenini artırmak için odalarında zencefil, greyfrut, yasemin gibi yağları spreyliyebilir veya koloriferlerin üzerine koyabiliriz. Hafızamızı güçlendirmek için biberiye, fesleğen ve kekik kullanabiliriz. Unutkanlığa karşı ise limon, karabiber kullanabiliriz.
Radikal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)